• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Ufuk KARADAVUT
Yoksulluk Araştırması-6
23/12/2016

  Yoksulluğun Nedenleri Üzerine
      Yoksulluğun pek çok sebebi bulunmaktadır. Bir önceki yazımızda biraz değinmiştik. Şimdi ise biraz daha ayrıntıya girerek konuyu açıklamaya çalışacağım.  Yoksulluk bütün ülkelerin genel sorunu. Ancak bazı yerlerde bu hükümetler tarafından desteklenmekte ve halkın yoksul kalması ve yoksullaşması için gayretler sarf edilmektedir. Yoksul halkı yönetmek ve yönlendirmek daha kolay olmaktadır. Dünya genelinde bir milyardan fazla kişi günlük bir doların altında bir gelire sahiptir. Dünya Bankasının verilerine göre dünya nüfusunun arıya yakın kısmı ise günlük iki dolar kazanmaktadır. Buna göre dünya nüfusunun en az yarısı sağlıklı beslenemiyor, iyi bir eğitim alamıyor ve temiz gıda temininde sıkıntılar yaşıyor. Diğer bir deyişle dünya nüfusunun en az yarısı yoksulluk girdabında yok olmamaya çalışıyor.

            Yoksulluğu etkileyen faktörler şu başlıklar altında toplanabilmektedir;

1)    Ekonomik nedenlerden kaynaklananlar,

2)    Sosyal nedenlerden kaynaklananlar,

3)    Coğrafik koşullardan kaynaklananlar,

4)    Siyasi nedenlerden kaynaklanalar.

Bütün olarak değerlendirildiğinde fakirliğin pek çok nedeninin bulunduğu açık bir şekilde görülmektedir. Yoksulluğun giderilmesi konusunda yapılacak çalışmalarda bu konuların dikkate alınması gerekir.

            Ekonomik nedenler şu şekilde sıralanabilir;

a)    İstihdam eksikliği; Özellikle piyasalarda yeterli iş alanının olmaması ve özel sektörün yeterince desteklenmesi durumunda işe girme ya da çalışma olarak ciddi sıkıntılar yaşanabilmektedir. Özellikle ülkemiz gibi özelleştirmeyi biraz abartan ülkelerde devletin elinde hiçbir şey kalmadığından çalışma şartlarını da işi verenler belirlemektedir.  İstihdam eksikliği de işsizliği beraberinde getirmektedir. Ülkemizde TÜİK’in son yaptığı açıklamaya göre işsizlik oranı %11’in üzerindedir. Bunda iş aramayı bırakanlar ve ümidini kesenler ile işsizlik maaşı alanlar hariç tutulmuştur. Gerçek işsizliği %20 civarında olduğu t6ahmin edilmektedir.

b)    Sendikalar; Sendikaları burada söylerken anlatmak istediğimiz sendikaların ya da sendikacılığın hakkı ile yapılmadığıdır. Özellikle iktidar yanlısı olan ve iktidarın sözünden çıkmayanların olduğu sendikalar ile etkisi olmayan sendikaların çalışanlara ciddi bir katkısı olmamaktadır. Aksine kazançlarının masalarda kaybedilmesine razı olunduğu için kayıplarda büyük olmaktadır.

c)    Piyasalardaki dalgalanmalar; Piyasalar güçlü ekonomilerde kolay kolay değişim göstermezler. Özellikle kısa süreli dalgalanmalarda pozisyonunu koruyan işletmeler bundan karlı dahi çıkabilirler. Ancak zayıf ekonomilerde kısa sürede işçi çıkarma başta olmak üzere ayakta kalınabilmesi amacıyla pek çok alternatifi değerlendirebilmektedir.

d)    Gelir Dağılımındaki Eşitsizlik; Beş sınıfa ayrılan toplumsal gelir dağılımında %20’lik kısımlar arasında farklılığın açılmaması istenir. Ancak ülkemizdeki durum gerçekten iyi değildir. Gelir dağılımın her geçen gün iyiye gideceği yönünde bir bilgi de bulunmamaktadır. Gelir dağılımı dengesizleştikçe yoksulluğunda artması kaçınılmazdır.

e)    Ekonomideki dengesizlikler: Buradan kastedilen ise zaman zaman ekonomik olarak içinden çıkılamaz ya da ekonomik olarak ülke ekonomisi döndürülemez bir hale geldiğinde ortaya çıkan ve “ekonomik kriz” olarak ifade edilen durumun çıkmasındadır. Ekonomide alarm sinyalleri verilirken ciddiye alınarak gerekli tedbirler alınmaz ise krizin gelmesi kaçınılmaz hale gelir.

f)     Yüksek enflasyon: Enflasyon demek alım gücündeki düşme demektir. Enflasyon arttıkça alım gücü düşmektedir. Alım gücü düşünce de piyasa daha ciddi sıkını yaşamaya başlamaktadır. Alım gücünün azalması kişilerin yoksulluk sınırına biraz daha yaklaşmaları demektir. Yoksulluk sınırında olanların ise yoksullaşması anlamına gelmektedir.

Sosyal Nedenler ise şu şekilde sıralanabilir;

a)    Nüfus; Nüfus artış miktarı özellikle bazı bölgelerde ve bazı ülkelerde ciddi olarak yoksulluğun temel kaynağı olarak kabul edilmektedir. Kontrolsüz bir şekilde artan nüfus için hükümetlerin gerekli planlamayı yapmamaları durumunda doğan çocukların yoksul doğmaları sorunu ile karşılaşılmaktadır. Özellikle bazı ülkelerde (son zamanlarda bizim ülkemizde de başladı) ileriye doğru kazanılacak gelirin firmalara tahsis edilmesi işlemidir. Böylece doğan çocuklarımız doğarken binlerce dolar borçla doğmaktadırlar. Diğer bir deyişle yoksul doğmaktadırlar. Bu kişilerin eğitim, gıda ve barınma gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında da gelir yetersizliğinden kaynaklanan sıkıntılar yaşanmaktadır. Nüfus artış hızı ülkeden ülkeye ve bölgeden bölgeye değişmekle birlikte gelişmiş ülkelerde %0,6 civarında iken, diğer ülkelerde ise %2’nin üzerinde gerçekleşmektedir.

b)    Eğitim Düzeyi: Konu ile ilgili çalışan bütün uzmanların genel kanısı eğitim düzeyi ile yoksulluk arasında ciddi bir ilişkinin olduğudur. Eğitim seviyesi arttıkça yoksulluktan kurtulma umudu arttığından istenen bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Halkımızın arasında yer almış olan daha iyi eğitim daha iyi iş ve daha iyi maaş düşüncesinin altında yatan gerçeğin bu olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

c)    Ayrımcılık: Bu konu dünyanın özellikle belli bölgelerinde ciddi anlamda sorun oluşturmaktadır. Afrika ülkeleri, Uzak Doğu Asya’nın bazı ülkeleri ve Latin Amerika’nın bazı ülkelerinde ayrımcılık ciddi olarak hâkim bir özelliktir. Hatta Avrupa ülkeleri içerisinde bölgelere göre dışarıdan gelenlere yönelik olarak dışlama ve ayrımcılığın yapıldığı bilinen bir gerçektir. Ayrıma uğrayan halkın eğitim, sağlık ve ekonomik imkânlarının yeterli olmadığı ve yoksulluğun pençesinden kurtulamadıkları bilinmektedir.

Coğrafik nedenlerden kaynaklanan yoksulluk:

Günümüzde eskisi kadar etkili bir özellik olmasa da etkisini sürdürmektedir. Özellikle ulaşımın zor olduğu, ekonomik yatırımların yapılmasının ekonomik olmadığı, iklim koşullarının olabildiğine zor olduğu alanlarda yaşayan halkın yoksullaşması da beklenen bir özellik olarak görülmektedir. Kuraklığın hâkim olduğu bir bölge, ya da muson yağmurlarının vurduğu bir alanda yaşamak oldukça zordur. Oralara yatırım yapmakta risklidir. Bu nedenle orada yaşayan halk yoksullaşmaktadır.

Siyasal Nedenlerden Kaynaklanan Yoksulluk:

Ülkelerin yaşadıkları sorunlar ile yaşam koşullarının belirlenmesinde hükümetlerin almış oldukları siyasi kararların önemli etkileri vardır. Ülkemizde yaşanan terör olaylarının ülke ekonomisine yapmış olduğu zararlardan bahsetmeye gerek yoktur. Yoksulluğu terörün önemli destekleyici faktörü olduğu bilinmektedir. Ancak gözden kaçırılan özellik şu ki, terör arttıkça yoksulluk, yoksulluk arttıkça da terör artabilmektedir. Bu kısır döngü oluşunca artık ülke için çıkılmaz bir noktaya gelebilir. Birleşmiş Milletler örgütü yaptığı çalışmada, çatışmaların süreklilik arz etmesi durumunda o ülkenin yıllı olarak %2,5 civarında bir büyüme kaybı yaşayabileceğini belirtmektedir. Yanlış siyasal kararlar ülke insanlarının geleceğini etkilemekte ve yoksulluğun etkisini artırabilmektedir. 



906 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021
Sıfır Emisyon Mümkün mü?
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020
Yoksulluk Algısı Araştırması-3
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019
Tarım Kredi Raporu
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019
Tarımsal Alandaki İddialara Dair...
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu
Saat