Hakkımızda
Poul Valery der ki, yazmak aynı zamanda geleceği görmek demektir. Bu siteyi hazırlarken acaba bizler neyi ne kadar ve nasıl görebilirz diye çok düşündük. Çünkü eğer geleceği görmek istiyorsak aynı zamanda geleceği görecek kadar deneyim ve bilgi birikimine de sahip olmamız gerekir. Bunun içinde bilgili, görgülü ve deneyimli kişiler ile biraraya gelerek ülkemizin geleceğinin şekillendirildiği günümüzde nereye gittiğimizin yada nereye götürüldüğümüzün fotoğrafını çekmek istedik. Bunun için böyle bir site hazırlayarak sizlerin huzuruna çıktık.
Sitemizi mümkün olduğu kadar güncel ve dinamik tutmaya çalışacağız. Bunun içinde özellikle köşe yazarlarımız ve siz okuyucularımızdan gelecek yazıları her zaman için yayınlayabiliriz. Şunu çok iyi biliyoruz ki yazmak aynı zamanda sesini kesmek demektir. Ya da Marguerite Duras'ın deyişiyle Yazmak, aynı zamanda susmak, söylememek ve gürültüsüz haykırmaktır. İşte gürültüsüzce haykıranlarnaların köşesi olmaya aday olacaktır. İyi yazmak aynı zamanda iyi düşünmeyi, iyi hissetmeyi ve kendimizi iyi ifade etmek anlamını da taşır. Ne kadar iyi yazılırsa okuyucu da o yazılarda kendisini bulur, iyi düşünür ve iyi hisseder. Böylece hem zeka çalışır hemde hem ruh kendine gelir.
Bunun için de söylemek istediklerimizi toplumun bütün katmanlarına duyurabilmek ve bir anlamda onlarla konuşabilmek için yazı yazmayı tercih ediyoruz. Başkalarına söyleyecek ve anlatacağımız çok şeyimiz var. Bunun için yazıyoruz. Anlatacak bir şeyi olmayanların ne yazması ve ne de konuşması söz konusu olamaz. Olsa bile boşa konuşmanın ötesine geçmeyeceği açıktır. Elbette bunu söylerken yazı yazmayı tek başına bir amaç olarak görenlerden olmadığımızı da belirtmek isteriz. Belki de dünyanın en zor ve en sorumluluk isteyen işidir yazmak. Bizlerde bu sorumluluğu bilen akademisyenler olarak zor olanı seçtik. Zoru seçerek aslında okuyucu ile aramızda oluşacak bağ ile yolumuza devam edeceğiz.
Yazı yazacak olan kişilerin aynı zamanda çok okuyan ve okuduklarını değerlendirebilen kişiler olması gerekir. Aksi taktirde ne yazılanlar bir anlam kazanır ne de okuyanlar için değer kazanır. Elbette okuyucunun okuduğu yazıda kendisini bulması çok önemli bir özelliktir. Yazarı yazar yapanda zaten okuyucudur. Okuyucu okuduğu yazıları beğenir ve kendi düşünceleri olarak kabul etmeye başlarsa işte o zaman değerlendirme yapmaya ve yorumlamaya başlar. Bu noktadan itibaren okuyucu ile yazar arasında bağ kurulmuş demektir.
Herkesin bildiği gibi Türk toplumu bir şekilde dönüştürülerek okuyan bir toplum olmaktan ziyade dinleyen bir toplum haline getirilmiştir. Adeta "sohbet toplumu" olma özelliğini kazanmıştır. Böyle olunca da okuyanın az ancak dinleyenin çok olduğu bir yapı oluşmuştur. Okumayan toplumlar aynı zamanda düşünemeyen toplumlardır. Kur'an-ı Kerim'in ilk emri "OKU" dur. Ancak ne hikmetse toplumumuz müslüman olduğunu söylese bile ilk emri yerine getirme konusunda oldukça isteksizdir. Bunun birileri tarafından bilinçli olarak yapıldığı aşikardır. Yeniden okumaya başlamak ve yeniden düşünmeye başlamak zorundayız. Kiralanmak ve ele geçirilmek istenen akıllarımızı kimsenin ele geçirmesine izin vermeyerek sıkıca sahip olmalıyız. Ancak bu şekilde bağımsız ve hür oluruz. Ancak bu şekilde gerçek anlamda müslüman oluruz. Hür olmayanın müslümanlığı da olmaz.
İşte bu düşünceler ile yazıyoruz. Türk milletinin milli ve manevi değerlerini temel alarak ilkeli yazılar yazacağımızı beyan ederiz.
Dünya adlı gezegende, kapladığım mekanın hakkını, yazmakla veriyorum.
Hz. Muhammed (sav.)
Not: Bu sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Yazılar www.ilkeliyazilar. com sitesi kaynak gösterilmeden alınamaz.