Bu yoksulluğa öznel ve nesnel olarak isim verenlerde bulunmaktadır. Ancak en genel kullanımı bunlar olduğundan bu isimleri kullanacağız. Yoksulluğun nedenleri, gelişimi ve sonuçları genel itibariyle bilinmektedir. Ancak nedenler bakımından ülkeden ülkeye farklılıklar olduğu gibi ülkelerin içersinde bulunan bölgeler arasında da değişimler olabilmektedir. Hatta ülkemizde olduğu gibi il içindeki ilçelere göre bile değişiklikler yaşanmaktadır. Bu değişikliklerin tespit edilerek net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Yoksulluğun değerlendirilmesinde kullanılan objektif yoksulluk kavramı daha geneli ifade etmektedir. Yoksulluğun neden kaynaklandığını ve yoksulluğu etkisi altında kalan kişilerin bundan kurutulabilmeleri için neler yapmaları gerektiğini belirtiler. Bunlar konu ile ilgili olarak çalışan uzmanlar tarafından önceden standartları belirlenmiştir. Belirlenen standart uygulamaların gerekli ve yeterli bir şekilde uygulanması ile bireylerin yoksulluktan kurtulabileceği inancı bulunmaktadır.

       Objektif yoksullukta refahın genel durumu bütün bireyler için değerlendirilmekte ve buna göre sonuçlandırılmaktadır. Soyut kavramlardan ziyade somut kavramlar üzerinde durulmaktadır. Bu özellik nedeni ile güvenirliği de yükselmektedir. Her zaman için objektifliğin güvenirliği yüksektir. Kişilerin günlük ihtiyaç duydukları besin değeri, kalori miktarı, gelir ve gider durumu, ailedeki birey sayıları gibi parametreler kullanılmaktadır. Elbette her ne kadar objektiflik söz konusu olsa da çalışmanın yapıldığı bölgenin, ülkenin insani değerlerinden ve geleneklerinde etkilenilmekte ve bir miktar öznellik katılmaktadır. Ancak bu öznelliğin genel olarak çok düşük miktarda katılması güvenirliği değiştirmemektedir. Ayrıca genel değerlendirme yapılırken ülkelerin yapılarını ve değerlerini dikkate almak gerekebilir. Örneğin, gelir ve gider olarak bakıldığında, bir köyde 1000 TL ile çok rahat bir şekilde geçinme imkânı sunulabilirken, bir şehirde bu parayı sadece kiraya verebilirsiniz ve geçinmeniz zorlaşır.

Bu özellik ülkelere göre de değişiklik gösterebilmektedir. Ancak temel beslenme değerleri bakımından bakıldığında bunların karşılanmasının oldukça zor olacağını ifade edebiliriz. Uzmanların değerlendirme yaparken ve ortaya koydukları genellemeleri uygularken bunları dikkate aldıkları bilinmektedir.  Ancak kişilerin her zaman için en iyi olanı seçmek gibi tercihleri bulunmamaktadırlar. Bir kişi deniz kenarın köhne bir evde oturmayı şehirdeki çok katlı lüks bir dairede oturmaya tercih edebilir. Ya da fazla sosyalliği olmayan kültürel yaşamın neredeyse sıfır olduğu bir küçük şehirde yaşamayı her şeyin bulunabildiği büyük şehirde yaşamayı da tercih edebilir.  Yaşama, beslenme ve barınma gibi konularda farklılıklar olacaktır. Ancak ne olursa olsun uzmanların ortaya koyduğu standartların göz ardı edilmeden dikkat alınması uygulanması önemlidir.

Subjektif Yoksulluk daha özel konularla ilgilenen yoksulluktur. Buna öznel yoksullukta denilmektedir. Yoksulluğun değerlendirilmesinde uzmanlar kişilerin kendileridir. Yaptıkları değerlendirmeler dikkate alınmaktadır. Her kes kendisi için ne istediğini bilir diye kabul edilir. İstediği şeyin gerçekten onun için gerekli olup olmadığı tartışılabilir. Hatta bazen ihtiyaç duyulmayan bazı malzemelerde istenebilir. Bazen de kişiler kendileri için gerekli olanları tam olarak tespit etme yeteneğinde de olmayabilirler. Bu durumda yapılacak çalışmalar ile ortalama değerler alınmakta ve bu değerler üzerinden karara varılmaktadır.

Subjektif olarak yapılan değerlendirmelerde en çok karşılaşılan sorun aynı şartlara sahip bireylerin kendilerini çok farklı konumlandırmalarıdır. Aynı koşullardaki bir birey kendini çok yoksul olarak tanımlarken, bir başkası ise kendisini yoksul olarak kabul etmeyebilmektedir. Daha da ilerisi aile bireyleri arasında da benzer şekilde farklılıklar olabilmektedir. Aileden birisi kendisi zengin olarak görürken diğerleri yoksul görebilmektedir. İşte bu tür sorunların aşılabilmesi ve ortaya daha net ve anlaşılır değerlendirmelerin yapılabilmesi için yine yapılan anketlerden elde edilen ortalamalar kullanılmaktadır. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, subjektif yoksulluk kavramı içinde yoksulluğu değerlendirmek çok sağlıklı ve güvenilir bir yöntem değildir. Yapılan değerlendirmelerin de sağlıklı olduğu söylenemez. Ancak kesinlikle bir fikri verdiğini söyleyebiliriz.

Yoksulluk tarih boyunca insanoğlunun her zaman karşılaştığı ve bir türlü aşamadığı önemli olgulardandır. Yoksulluğun tanımlanması ve buna göre yol haritaları belirleyerek azaltılması çalışmaları her zaman olmuştur. Olmaya da devam edecektir. Ancak şimdiye kadar bu konuda yeterli başarının gösterildiğini söylemek mümkün değildir. Gerek objektif ve gerekse de subjektif yoksulluğa sadece ekonomik olarak bakmak gibi bir yanlışa düşülmektedir. Oysa bunların sosyal, siyasi ve kültürel olarak etkilerinin olabileceği göz ardı edilir. Bunların dikkate alınması ile çok farklı politikalar geliştirilebilir. Ancak farklı politikaların sonuçlarında da farklılıklar oluşmaktadır. Her ne şekilde değerlendirilirse değerlendirilsin ülke planları resmi yoksulluk değerlendirmeleri ile karar varılmaktadır. Bu açıdan resmi yoksulluk önemli hale gelmektedir. Resmi yoksulluk belirlenirken de TÜİK’in verileri kullanılmaktadır. Her ne kadar sıkıntılı veriler olsa da başka kaynak olmadığından resmi yoksulluk verilerine bakılarak değerlendirme yapılmaktadır.