Yoksulluk hangi ülkede ve nedeni ne olursa olsun mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur. Yoksulluğun bütün devletler açısından incelenmesinde ekonomik olduğu kadar sosyal yönleri de bulunmaktadır. Bu çalışmada ülkemizde genel olarak varlığını sürdüren ve özellikle son yıllarda ülkemize göç yolu ile gelen yabancıların sayısındaki artıştan dolayı artan yoksulluk araştırılmıştır. Bunun için de pilot bölge olarak seçilen Kırşehir, Aksaray, Konya, Kırıkkale ve Ankara illerinden seçilen örnekler yardımıyla yardım alanların ve yardımda bulunanların duygu ve düşüncelerini belirlemek ve ileriki dönemlerde yapılacak olan çalışmalara yol gösterici olması amaçlanmıştır.

Bu çalışmadaki amaçlarımız kısaca şu şekilde sıralanabilir;

a)    Sosyal yardımın temel ölçütleri nelerdir?

b)    Yardımın içeriği nedir?

c)    Kişiler neden yardım almaktadırlar?

d)    Yardım alanların memnuniyet düzeyleri nelerdir?

e)    Yardım alanların yardım konusundaki düşünceleri nelerdir?

f)     Yardım alanların devletten beklentileri nelerdir?

g)    Yardımların algı durumu nedir?

h)   Sosyal yardımlar faydalı mı yoksa zararlı mı?

i)     Devlet bu yardımları nasıl koordine etmeli?

Yukarıda belirttiğimiz amaçlar sağlandığında çalışmanın başarılı olacağını söyleyebiliriz.

Burada açıklanması gereken önemli bir konu şudur; Neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur. Bu çalışma sonuçları itibariyle olumlu ya da olumsuz olması bakımından neden önemlidir. Sonuçları bizleri nereye götürecektir. Eğer bu soruların cevapları verilebilirse genel olarak yoksulluğun ayrıntılı olarak incelenmesine ciddi olarak katkıda bulunulabilecektir.

Yoksulluk dünyanın bütün ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde çözüm bekleyen ciddi sorunların başında gelmektedir. TÜİK rakamlarına göre yoksulluk sınırının altında yaşayan hane halklarının oranı yüzde 22,4 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle, Türkiye nüfusunun yaklaşık dörtte biri yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Bu oran yaklaşık 17 milyon kişiye denk gelmektedir. Bu miktar eğer tedbir alınmazsa ileriki dönmelerde ülkeyi ciddi tehditlerin beklediğinin de bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bu kadar yoksulun yaşadığı bir toplumda yoksulluk kültürünün araştırılması ve buna göre eylem planlarının geliştirilmesi özel önem taşımaktadır. Çünkü yoksulluğun artması sadece yoksulluk gerçeğini yaşayanlar için sorun teşkil etmez. Aynı zamanda özellikte suç oranlarındaki artışı da teşvik edeceğinden güvenlik sorununu da beraberinde getirecektir.

Yoksulluğun dışlanmışlık demek olmadığının halka benimsetilmesi ve sahip çıkılabilmesi için sosyal yardımlar bir toplum için gereklidir. Ancak sosyal yardımların alışkanlık haline getirilerek insanların farklı amaçlar için sömürülesi de ahlaki olmadığı gibi ileriki dönemlerde daha tehlikeli sonuçları da beraberinde getirebilecektir.  

Yoksulluk aynı zamanda ekonomik büyüme ve özellikle de gelir dağılımı ile doğrudan ilgi bir kavramdır. Ancak burada üzerinde durulan en önemli konu büyüme sonucunda oluşan fırsatlardan yoksulların aynı oranda yararlanıp yararlanmadıklarıdır. Ya da aynı oranda yararlanma fırsatının verilip verilmediğidir. Eğer fırsat verilmiyor ise zaten büyüme ve milli gelirin artmasının sorunu çözmek yerine derinleştireceği de asla unutulmamalıdır. Farklı ülkelerde bu konuda yapılan çalışmalarda ekonomik büyümenin yoksulluğun azaltılmasında önemli katkılarının olduğu bildirilmektedir. Ülkemizde de konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Ancak uygulamada yapılan yanlışlar ve yönlendirmeler başarıyı engellemektedir.

Bu çalışma sonuçları itibariyle bizlere yol gösterici olabilecek sonuçlar verebilecektir. Gerek kamu ve gerekse özel tarafından yapılan yardımların yoksulluğu azaltıp azaltmadığı yada sonuç itibariyle hangi noktalara getirildiğinin özet bir dökümü yapılmaya çalışılacağından ülkemize ve milletimize faydalı olacağına inanıyoruz.