Nerede ve hangi kurumda olursanız olun belli bir teşkilta yapısına sahipsiniz demektir. Belli bir işleyis sistemi vardır ve bu sistem içerisinde yer aldığınız sürece sistemin sizden istediğini yapmak zorunda kalırsınız. Ancak özellikle bu sistemin içerisinde bazı kişiler vardır ki her zaman için eleştrirler. Kendilerine göre sistemin daha iyi olmasını ve güzele doğru gitmesi gerektiği yönünde telkinlerde bulunurlar. Söylediklerini dinlediğinizde de gerçekten etkilenebilrisniz. Söylediklerinde genel olarak ikna edicidirler. Çünkü söylenenler aslında halk arasında kabul görmüş ve kimsenin reddemeyeceği gerçeklerden oluşmaktadır.

Yaptıkları etkileyici konuşmalar sonucunda fedakâr, çalışkan ve idealist bazı insanları yanlarına alarak çalışmalara başlarlar ve iktidar sahibini bulunduğu yerden alarak yerine kendisini geçirmek isterler. Sırtında yükseldiği kişilerin bir kısmı ranttan faydalanmak isteyerek en iyi olanı almaya çalışırken, içlerinden bazılarının ise döktükleri terin karşılığında ulaşacakları iktidar nimeti yoktur. Zaten böyle bir beklentileri de olmaz. Yanlışın düzeltilmesi gerektiğine ve önceki yönetcilerin yapmış oldukları hataların bir daha tekrar edilmemesini isterler. Onlar için bu yeterlidir. Çünkü önemli olan devlettir. Devletin yaşaması da ancak kurumların net bir şekilde sapa sağlam ayakta kalması ile mümkün olabilir. Hiç bir beklenti içine girmeden karşılık beklemeden yapılan işleri çoğu kişi anlamaz. Neden bu şekilde çalıştıklarını ve neden bu şekilde gayret gösterdikleri ise çoğu kişi için tam bir muammadır. Anlamaları da zaten gerekmez. Onlar yaptıkları işi neden yaptıkların ve ne için yaptıklarını iyi bilirler. Kimseden bir karşılık beklemedikleri içinde oldukça rahattırlar. Bunlardaki rahatlıkta birilerini rahatsız eder.

Bu tür kişiler asla mazeret üretmezler. Mazeret üretmek onlar için acı vericidir. Mazeret üretmek iş bilmemek ile aynı anlamı taşıdığı için gerekirse ceplerindeki paralarını ve çocuklarının nafakasını çekinmeden harcayabilirler. Başkalarının parayla yaptırdığı işleri onlar birbirlerine destek vererek yaparlar. Ancak ne hikmetse herkesi ilgilendiren önemli kararlar alınırken onlara pek sorulmaz. Birileri karar alır onlardan sadece bu kararlara uymaları istenir. Hatta öyle ileri gidilir ki karar alınrken ve karar mekanizmaları işletilirken bu cefakâr insanların görüşleri dikkate alınmazken, ortaya çıkabilecek aksaklıklardan bu kişilerin doğrudan sorumlu tutulmaları için her türlü alt yapı hazırlanır.

En basit örnek olarak yakın zamanda yaşadığımız ve ileri zamanlarda da yaşayacağımız seçimleri verebiliriz. Seçimlerde aday olan kişiler verdikleri sözlerde ve yaptıkları konuşmalarda oldukça samimi olmalarına rağmen daha sonraki zamanalarda sahip oldukları yalancı kudretin etkisi ile değişmekteler ve aslında kendilerini bu günlere getirenlere karşı büyük bir vefasızlık göstermektedirler. Yaptıkları vefasızlığın  belki sonradan farkına varabilirler. Bu konuda bir şeyler söylemek mümkün değil. Ancak bildiğimiz şey etkili bir göreve gelenlerin aslında kendileri için çalışanları görmezden gelerek yok saymaları ve onları dinlememeleridir. Dinlenmeyenler bir şey kaybetmiyor. Aslında dinlemeyenler çok şeyler kaybediyorlar.

Dinlenmesi gerekenlerin dinlenmemsi nedeni ile çok dar bir çerçevede kararlar alınmaya başlanmaktadır. Dar kapsamlı ve sadece ranta dayalı alınan kararların kimseye bir faydası da olmamaktadır. Alınan karaların neden alındığı ya da yapılan işlerin neden yapıldığına dair hiç bir açıklama yapılmaması da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken konular arasında yer almaktadır. Görev paylaşılıyorsa sorumlulukta paylaşılmalıdır. Kayıpta kazançta toplum olarak adil bir şekilde paylaşılırsa bir anlam ifade edebilir. Güveni artırmak azaltmamak hatta bitirmemek gerekir. Güven biterse her şey biter.