Özellikle açılım ile alevlenmeye başlayan ve hızını sürekli olarak artıran terör artık günümüzde zirve yapmış durumdadır. Son iki günde 32 şehit ermiş durumdayız. Gerçi çok kişinin umurunda değil ama gerçek tamda böyle. Televizyonlarda halen daha eğlence programları yapılırken şehit olanlar kimsenin umurunda olmuyor. Büyük bir duyarsızlık toplumu kaplamış durumdadır. Ancak dün biraz farklı oldu. Ülkenin hemen her yerinde halk adeta ayaklanarak teröre ve yandaşlarına ve açılım ile onların silahlanmasına ve palazlanmasına göz yumanlara “yeter” dedi. Göz yumanlar diyoruz çünkü en yetkili ağızlardan ifade dilenler bunlar. Açılım süreci boyunca terör örgütüne müdahale edilmediği, onların bu dönemde sürekli olarak silahlandıkları ve şımarıklıklarına göz yumulduğu gibi çok sayıda cümle kullanılmıştır.

Terörden kimler besleniyor bilemem. Ancak ülkeyi yönetenlerin çok büyük sorumluluklarının olduğunu ve artan olaylar karşısında sorumluluk almayarak kaçmak istemeleri ise ayrı bir sorundur. İyi bir şey yapıldığında davul zurna ile “başarı bizim hükümetimizindir” diyenler ortaya başarısızlık çıkınca başkalarını suçlamalarını açıklayacak kelime bulmakta zorlanıyoruz. Baksanıza öyle bir hal aldı ki o bölgenin vatansever Kürtler ve o bölgede yaşayan Türkler ciddi anlamda tehdit altındadırlar. Terör örgütü ve yandaşları aslında sadece bunlara değil kendilerine de zarar vermektedirler. Hastanelerde doktorlar ve sağlık memurları sürekli olarak tehdit edildiklerinden kaçmaktadırlar. Yol ve baraj gibi inşaatlar basılmakta iş makineleri tahrip edilmekte ya da yakılmaktadır. Yani zararı herkes çekmekte ama en büyük zararı bölge halkı yaşamaktadır. Bunun artık görülmesi ve bilinmesi gerekir.

Özel sektör yatırımları artık o bölgeye gitmeyecektir. Zaten sınırlı sayıda olan yatırımlar artık geri çekilecektir. Çünkü özel sektör garanticidir ve kar etmeyeceği ya da zarar edeceğini düşündüğü işlere girmez. Oradaki yatırımların önemli bir kısmı devlet yatırımıdır. Zaten bunun bilincinde olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yatırım yapmak isteyenlerin, o bölgede iş, istihdam, huzur ve refah artışı olmasını isteyenlerin terör olaylarından son derece tedirgin olduğunu belirterek, "Kamu yatırımlarının da önünde en büyük engel, bu bölücü terör örgütüdür" diyerek durumun önemini belirtmiştir.

Elbette yapılan bu tür yatırımlar bölge halkının refahını ve yaşam standardını artıracaktır. Yaşam standardı artan insanların talepleri de değişeceği için terör örgütüne zamanla iş düşmeyecektir. Bunun bilincinde olan terör örgütü yatırımların yapılmasına engel olmak istemektedir. Kendince haklıdır ama devlet olarak buna izin verilmemesi gerekir. Terör hemen her gün aslında başka alanlarda değerlendirmemiz gereken aklımız başımızdan alarak sağlıklı düşünmemize, sağlıklı kararlar almamıza engel oluyor. Enerjimizi boş yere harcamış oluyoruz. Daha önce buna benzer senaryolar yapıldı ve başarılı oldu. Tekrar başarıya ulaşmalarına izin verilmemelidir. Bunun içinde özellikle ülkeyi yönetenler çok büyük işler düşmektedir. Açılım artık bitirilmelidir. Buzdolabına koymak demek gerektiğinde yeniden çıkarmak demektir. Ayrıca bakanlardan çoğu açılımın halen daha devam ettiğini ve devam edeceğini ifade etmektedirler. Oldukça sıkıntılı olan bu düşüncenin ve söylemlerin terk edilerek ülkenin birliği için gerçekçiliğe dönülmesi gereklidir. Aksi takdirde enerjimizi gelecek için hiç toparlayacak gücümüz kalmayacaktır. Sonuçta enerjisi bitmiş ve tüketilmiş bir topluluk kalacaktır.