Ufuk KARADAVUT
Etik Açıdan Ölçeklerde Güvenirlik ve Geçerlilik
22/10/2018 İstatistik, üzerinde çalışılan herhangi bir konuya ait verilerin planlı bir şekilde toplanması, düzenlenmesi, analiz edilmesi, sonuçlandırılması ve bu sonuca göre karara varılması işlemlerinin tümü olarak tanımlanmaktadır. Herhangi bir çalışma yaparken ana kütle olarak tanımlanan bütün yerine, ana kütleden uygun örnekleme yöntemi ile alınan, ana kütlenin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan, ana kütleyi en iyi temsil ettiğine inanılan ve adına örnek dediğimiz daha küçük bir kütle üzerinden ölçümler yapılır. Ölçüm yapılırken karşımıza iki temel kavram çıkar. Birincisi veri, ikincisi ise ölçmedir. Veri, üzerinde çalışılan konu hakkında bir sonuca varabilmek için gerekli olan temel bilgi olarak ya da henüz işlenmemiş kayıtlar olarak tanımlanabilir. Ölçme ise bir niteliğin gözlenerek gözlem sonuçlarının sayı veya simgeler ile gösterilmesidir. Ancak ölçme işlemi yaparken; Neyi ölçeceğiz? Neyini ölçeceğiz? Ne ile ölçeceğiz? Kim ölçecek? ve Ne kadar ölçecek? şeklindeki temel belirleyicilerin en baştan belirlenmesi gerekmektedir. Bu sorulara verilecek cevaplar aynı zamanda ölçeğin güvenirliğini doğrudan etkileyecek olan faktörler olacaktır. Hangi konuyu materyal olarak kullanırsak kullanalım, eğer bunlar üzerinde ölçüm yapabiliyor ve sayısal değer atayabiliyorsak aynı zamanda değerlendirme de yapabiliriz demektir. Ölçüm yapılamıyor ve sayısal değer atanamıyorsa bunlar ancak basitçe tanımlanabilir, değerlendirme yapılamaz. Bilimsel araştırmalar ancak veriler aracılığıyla yapılabilir. Verilerin, değişkenin standart ölçme teknikleri ile saptanan sayılardan oluşmasına özen göstermek gerekir. Değişkenin boyutunu ölçmede kullanılacak ölçme aracının standart bir ölçme aracı olması verilerin istatistiksel özelliklere sahip veriler olmasını sağlayacaktır. Bir test uygulanıp bir değer elde edildiğinde ölçüm yapılmış olur. Bu noktadan hareketle şunu ifade edebiliriz: üzerinde çalışılan konuyla ilgili olarak sayısal değerler elde etme işlemine ölçme, sayısal değerler elde etmek için kullanılan araç ve gereçlere de ölçek adı verilmektedir. Farklı ölçek türleri bulunmaktadır. Ölçeğin bilgiler üretme yeteneğine sahip olması için “güvenirlik” ve “geçerlik” olarak nitelendirilen iki özelliğe sahip olması istenir. Güvenirlik ve geçerlilik birlikte değerlendirilmesi gereken testler olarak kabul görmektedir. Bazı araştırmacılar bu ikiliye kullanışlılığı da eklemektedirler. Eğer birlikte değerlendirme olanağı bulunmazsa eksik kalır. Böylece verilerin etik açıdan değerlendirilmesi doğru olmaz. Etik açıdan doğru olmayanın bilimselliği de tartışmalı olur. Veriler ilk başta alınırken ölçme işleminde atanan değerler alınmaktadır. Ölçme doğru yapıldıysa veride doğru alınmış demektir. Veri doğru alındıysa da bunlardan elde edilecek olan bilgiler doğru olacaktır. Doğru bilgi bize doğruyu yanlış bilgi ise bizi yanlışa götürür. Bu nedenle elde edilen verilerin etik açıdan en sağlıklı olanının güvenilir şekilde hazırlanmış veriler olacağını akıldan çıkarmamak gerekir. Geçerlilik, ölçmek istediğimiz her hangi bir özelliği doğru ve ölçülen diğer özelliklerle karıştırmadan ölçülüyorsa testin geçerli olduğunu söyler. Bunun için amaca hizmet gücü yüksek olan ölçme araçlarıyla çalışılmalıdır. Geçerlilik ölçme de olduğu gibi soyut kavramlarda gücü azalırken, somut kavramlarda artmaktadır. Ölçümlerin amaca hizmet edebilmesi, ölçme aracının gerçek değere yakın ölçümler vermesine bağlıdır. Ölçme hatasını azaltmak içinde alınan ölçümleri hep aynı kişi ile, aynı alet ekipman ile, aynı yöntemle ve aynı zamanda almaya dikkat etmelidir. Ölçümler yapılırken mümkün olduğu kadar hassas davranılması ve dikkatli olunması gerekir. Sadece dikkatli olmakta yeterli olmaz. Aynı zamanda doğru ölçüm cihazını doğru zamanda doğru kişilerin kullanması gerekir. Güvenirlik; bir ölçme aracıyla aynı koşullarda tekrarlanan ölçümlerde elde edilen ölçüm değerlerinin kararlılığının bir göstergesidir. Burada iki farklı değerlendirme yapılabilmektedir. Birinci değerlendirme şekli ardışık yapılan ölçümlerde örneğin grup içerisindeki yerinin sabit kalması olarak ifade edilebilir. İkincisi ise yine ardışık yapılan ölçümlerde örneğe ait değerlerin aynı ölçüm değerinin alınmasıdır. Bu aynı zamanda örneğe ait standart sapmanın da en azlanması anlamına gelmektedir. Dikkat edilmesi ve gözden kaçırılmaması gereken konu güvenirliğin yalnızca bir ölçme aracına ait özellik olmadığı aynı zamanda ölçme aracı ve aracın sonuçlarına ilişkin bir özellik olduğudur. Ölçekle elde edilen bilgilerin tekrar ölçülmesi durumunda aynı olacağına olan güvenin sağlanmış olması gerekir. Bu aynı zamanda yapılan araştırmanında güvenirliği ile ilgilidir. Eğer aynı sonuçların elde edileceği konusunda ciddi tereddütler varsa elde edilecek sonuçlarda tartışmalı olacaktır. Bu da ölçeğin kullanışlılığı üzerinde doğrudan etki edecektir. Çünkü güvenilir olmayan bir ölçek kullanışsızdır. Bunun için yapılacak çalışmalarda soyut özelliklerden ziyade somut özellikler üzerinde durmak başarı şansını artıracaktır. Somut özelliklerin ölçülmesinde her ölçümde birbirine yakın sonuçlar elde edilebilir. Ancak somut olmayan ölçümlerde ise her ölçümde aynı sonucu beklemek imkânı yoktur. Bu nedenle somut özelliklerin ölçülmesinde ölçekler her zaman daha başarılı olabilmektedirler. Yapılan ölçümler ne kadar sağlıklı ve gerçek değere yakın olursa ölçüm işlemi o kadar güvenilir olur. Bu aynı zamanda sağlıklı ve güvenilir karar verme açısından da önemlidir. Bunun için; a) Ölçülen özelliğin kendi içerinde var olan değişkenliği ne ölçüde barındırdığı, b) Ölçüm yapılan özelliğin ölçüm yapılmayan özellik ya da özellikle tarafından ne ölçüde etkilediğinin bilinmesi, c) Ölçme hatasının mümkün olduğunca azaltılması önemlidir. Ölçüm değerlerinde hatanın payının ne kadar olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Hata kaynakları farklılık arz eder. Yapılan ölçümlerde mutlaka hata söz konusudur. Önemli olan hatanın olabildiğince en azlanmasıdır. Ölçüm değerine hatanın katkısı artarsa güvenirlik azalır. Ancak hata katkısı azalırsa güven derecesi de o kadar artar. Bunun en belirleyici karakteri ise güvenirlik katsayısı olarak belirtilen bir değerle ifade edilir. Geçerlik, yapılan ölçümün başarısının bir göstergesidir. Başarılı ölçüm aynı zamanda geçerli ölçümdür. Ölçüm değerinin kullanım amacına ne ölçüde hizmet ettiği de ayrıca veriye değer katan özelliktir. Bunlar iyi ise veri güvenilirdir. Bu nedenle geçerlik katsayıları güvenirlik katsayılarıyla birlikte yorumlanır. Ölçeklerde geçerliliğin artmasının temel belirleyicisi güvenirliktir. Çünkü bir ölçmenin geçerli sayılabilmesinin ilk koşulu onun güvenilir olmasıdır. Bir testin geçerlilik derecesi testi kullanan kişiye bağlı olduğu gibi aynı zamanda kullanılan geçerlilik tipine de bağlıdır. Geçerlilik a) Kapsam geçerliliği, b) Mantıksal geçerlilik, c) Ölçüt geçerliliği, d) Yapı geçerliliği olmak üzere dört tipte incelenmektedir. Geçerliliğin hesaplanması için farklı yöntemler bulunmaktadır. Ölçeklerde güvenirliğin çeşitli belirleme yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar temel anlamda şu şekilde ifade edilebilir; 1. Formun Tekrarı Yöntemi: Uygulamada kullanılacak olan formların aynı örneklere, aynı koşullarda ve aynı zaman aralığında tekrar uygulanması anlamındadır. 2. Eşdeğer (Paralel) Formlar Yöntemi: Paralel formlar yönteminde aynı davranış özelliklerini temsil ettiğine inanılan farklı karakterler örneklenerek iki eşdeğer form oluşturulmaktadır. Bu formlar üzerinde değerlendirmeler yapılmaktadır. 3. İç Tutarlılık Yöntemleri: Bir ölçeğin bir kez uygulanmasıyla güvenirlik tahmini yapılıyorsa, güvenirlik tahmininde meydana gelebilecek hata diğer yöntemlere göre daha az olabilir. İç turarlılık yöntemleri Yarıya Bölme Yöntemi(Split-Half Method), Kuder-Richardson Güvenirlik Katsayıları, Cronbach Alfa Güvenirlik Katsayısı, Teta Güvenirlik Katsayısı, Omega Güvenirlik Katsayısı ve Guttman Güvenirlik Katsayıları olarak ifade edilebilir. Bilimsel araştırmalarda bilimselliğin temel şartı araştırılan kavramlar, konular veya değişkenlerin ölçülebilir olmasıdır. Ölçülemeyen verilerde sağlıklı çalışmalar yapmak mümkün değildir. Aynı zamanda geçerlilik ve güvenirlikten bahsetmekte mümkün değildir. Özellikle sosyal bilimler başta olmak üzere çok sayıda bilimsel değerlendirme alanında kullanılan geçerlilik ve güvenirlik üzerinde dikkatle durulması gereken testlerdir. Somut özellikle üzerinde çalışan araştırıcılar nispeten daha şanslı bir konumdadırlar. Ancak soyut özellikle üzerinde çalışacak olan araştırmacıların çok daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü soyut özelliklerde veri kayması ve sapması çok yaşanabilmektedir. Şu asla unutulmamalıdır ki, ölçeğin geçerliliği ve güvenirliği verinin sağlıklı bir şekilde alınması anlamına gelir. Sağlıklı veri ana kütlenin örnek tarafından en iyi şekilde tanımlanması demektir. En iyi şekilde tanımlanan ana kütle çalışmanın başarısının bir ifadesidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022 |
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı |
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021 |
Sıfır Emisyon Mümkün mü? |
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021 |
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi |
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021 |
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi |
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020 |
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine |
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020 |
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 |
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019 |
Tarım Kredi Raporu |
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019 |
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... |
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019 |
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı |
Devamı |