Ufuk KARADAVUT
İnsani Yoksulluk Kavramı
04/06/2018 İnsani yoksulluk kavramı ifade olarak farklı çağrışımlar yapabilmektedir. İnsanın yaşadığı yoksulluk olarak algılanabildiği gibi insan yoksulluğu olarak ta anlaşılmaktadır. İnsani yoksulluğu bir şekilde telafi edebilirsiniz. Ancak insan yoksulluğunu telafi etmek şansınız kesinlikle mümkün değildir. İnsanın yaşamış olduğu yoksulluğu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) gayet güzel bir şekilde açıklamış ve bunun nasıl ölçüleceği hakkında ölçeklendirme yapmıştır. Kısaca insanca yaşamanın en alt sınır olarak kabul edilen ve tahammül edilebilir ya da kabul edilebilir sınırlar olarak belirlenen asgari geçim durumunu bize bildirmektedir. Bunu belirlerken temelde bazı ilkelere göre hareket etmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;1.Yaşam Süresi: Yaşam süresi önemli bir yoksulluk ölçütü olarak kabul edilmektedir. Yoksulluk arttıkça yaşam süresi azalmakta, ancak buna karşın yoksulluk azaldıkça yaşam süresi uzamaktadır. Bunun içinde birlik kırk yaşını temel olarak almaktadır. Bu yaşın altında ömür olanların yoksul olduğunu, bu yaşın üzerindekilerin ise yoksul olmadığını belirtmektedir.2.Eğitim: Eğitimde önemeli bir yoksulluk ölçütü olarak karşımız çıkmaktadır. Eğitimin yoksulluk olarak değerlendirilmesi eğitimli insanın gücünün önemini vurgulaması açısından önemlidir. Elbette eğitim derken okulun derecesi olarak bakılmamaktadır. Lise mezunu, ortaokul mezunu ile üniversite mezunu olmasının bir anlamı yoktur. Önemli ölçüt okuryazar olmasıdır. Bunun nasıl bir ölçüt olması gerektiği belki tartışılabilir. Ancak dünya genelinde yoksulların önemli kısmının okuryazar olmayanlardan oluştuğunu görebiliyoruz. Bu açıdan bakıldığında bu ölçütün anlamlı olduğu söylenebilir.3.Ekonomik ve Sosyal İmkânlar: Her insanın yaşamını idame ettirebilmesi için gerekli olan ekonomik koşullara sahip olması gerekir. Birlik bu imkânların olup olmadığı belirlemek için bazı ölçütler kullanmaktadır. Bunların başında içme suyu sağlama gelmektedir. Özellikle temiz ve sağlıklı su temini bakımından toplum nüfusunun ne kadarının buna ulaşabildiği tespit edilmektedir. Eğer su temini bakımından toplumun büyük kısmı sıkıntı yaşıyorsa o bölge yoksul olarak kabul edilmektedir. Çünkü sağlıklı su sadece içilen su değildir. Aynı zamanda kulanım içinde gereklidir. Genel sağlık için bu temel şartların başında gelir.Bundan sonra ise her insanın ulaşma hakkının olduğu temel sağlık ihtiyaçlarının ne ölçüde başarılı bir şekilde sağlandığı gelmektedir. Sağlıklı olmak için elbette öncelikle yaşam şartlarının düzeltilmesi gerekir. Sağlıklı ortam, sağlıklı gıda ve sağlıklı sosyal çevre ile hastalıklar azaltılabilir. Aslında bu koruyucu hekimlik olarak ta ifade edilmektedir. Eğer hastalanıyorsak temel sağlık hizmetlerinden de faydalanabilmek gerekir. İşte bu hizmetin nasıl ve ne şekilde olduğunu belirleyerek gelişmişlik ya da yoksulluk için bir gösterge ortaya konulmaktadır.Bir diğer ölçüt ise özellikle küçük yaştaki çocukların gelişimleri ile ilgilidir. Temel alınan yaş sınırı ise 5 yaş olarak tespit edilmiştir. Buna göre 5 yaşın altındaki çocukların yeterli olarak beslenip beslenmedikleri gözlenmektedir. Bu yaş grubundaki çocukları yeterli beslenmeleri için gerekli ve yeterli miktarlar bellidir. Almak zorunda oldukları temel miktarlara ne ölçüde ulaştıkları önemlidir. Bu miktarın altına indikçe sağlıklı gelişmenin olmayacağı bilindiğinden bu şartlara sahip olanlar yoksul olarak kabul edilmektedir. Ancak burada şunu ifade etmek gerekir ki, beslenme konusunda dağıtımdaki dengesizlik ve zamansızlık bunda etkili olabilmektedir. Özellikle geri ve gelişmekte olan ülkelerde kaynak kullanımı ve dağıtımı konusunda ciddi dengesizlikle yaşanmaktadır. Yaşanan adaletsizlikler nedeni ile de aslında olmaması gereken sağlık sorunları ve beslenme bozuklukları yaşanabilmektedir. Çoğu ülkede paylaşım konusunda tedbirlerin alınması durumunda sıkıntıların önemli ölçüde düzelebileceği söylenebilir.Yaşam süresi olarak ortalama kırk yaşını almıştık. Ancak bu yaş sınır kabul edilebilir sınır olarak değerlendirilmektedir. Ancak şartlar iyileştikçe yaşamında uzadığı kabul edilmektedir. Bu kapsamda özellikle altmış yaşın üzerinde ki yaşam sürelerine sahip olmayanlar değerlendirmeye alınmaktadır. Bu nüfusun genel nüfus içindeki yeri değerlendirmede önemli olmaktadır. Eğer nüfusun çoğunluğu 60 yaşına gelmeden ölüyorsa burada yaşam koşullarından kaynaklanan ciddi bir sorun var demektir. Gelişmiş batı ülkelerinde bu nüfusun yaklaşık dörtte biri 60 yaşın üzerindedir. Gelişmemiş ülkelerde ise durum tam tersidir.Gelir bakımından da değerlendirme yapılmaktadır. Geliri düşük olan kesimlerin yoksulluğa daha yakın oldukları ifade edilmektedir. Bunu belirlemek için ortay konulan yoksulluğun belirleyicisi altı sınırların ne kadar aşıldığı tespit edilir. Ortalama bireysel gelirlerin %50’sinden daha az nüfusa sahip olanların sayısal olarak miktarı önemli olmaktadır. Her ülkede bu sınırın altında kalanlar olacaktır. Ancak sayının oransal olarak çok olması iki şeyi bize gösterir. Birincisi biraz önce belirttiğimiz gibi dağılımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. İkincisi ise ülke genelinde yoksullaşma hızlanmıştır. Acilen tedbirlerin alınması gerekir. Ülkemizde yaklaşık 13 milyon insanın sosyal yardım aldığı düşünüldüğünde işin ciddiyetini anlayabiliyoruz. Çünkü yardım alan bireylerin aileleri ile birlikte sayı nüfusun 1/3’ünü aşmaktadır. Son yıllarda sosyal yardım alan sayısının artarak devem ettiğini de burada belirtmek gerekir. Bu da üzerinde özellikle durulması gereken konulardandır. Eğer tedbirler alınmaz ise sosyal yardımlar ile toplumu yönlendirme imkânı belli bir süre sonra kalmayacaktır.Son olarak üzerinde durulan konu ise işsizlik rakamlarıdır. Ancak burada konu üzün süreli işsizliktir. Çünkü kısa süreli işsizlik her an iş bulabilen ya da bu potansiyele sahip olanlar için geçerlidir. Kısa zamanda iş bulamayanlar için iki faktör önemli olmaktadır. Birincisi iş bulma yeteneğin olmayanlar ki bunlara herhangi bir ustalıklarının olmadığı gruptur. İkincisi ise yetenekli ve usta olmalarına rağmen çalışma alanı bulamayanlardır. Asıl sorun bu ikinci gruptadır. Eğer yeterli oranda yatırım yapılamaz ise yeni iş alanları da üretilemez demektir.Genel olarak şu değerlendirmeyi yapabiliriz; ülkemiz insani gelişme bakımından incelendiğinde, 40 yaşın üzerinde bir yaşama ömre sahip olmayanların oranı toplam nüfusun %9’unu oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle nüfusun yaklaşık 1/10’u kırk yaşına gelmeden ölmektedir. Bu oldukça yüksek bir orandır ve konu ile ilgili olarak ölüm sebepleri araştırılarak gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu sayı aslında insani gelişmişlik liginde gerilere düşmemize sebep olabilecektir. Bunun yanında ülkemizde halen daha okuryazar olmayan nüfus bulunmaktadır. Bunun oranının ise %15 civarında olduğu belirtilmektedir. Temiz içme suyu temini bakımından incelendiğinde ise yine durumun çok iç açıcı olmadığı görülebilir. Nüfusun yaklaşık üçte birinin sağlıklı ve temiz suya ulaşamadığı tahmin edilmektedir. Dünya genelinde sağlıklı yaşam için temel belirleyicilerden birisi de modern anlamda kanalizasyon sisteminin bulunup bulunmamasıdır. Ülkemizde halen daha nüfusun 1/5’inin modern anlamda kanalizasyona sahip olmadığı bilinmektedir. 5 yaşın altındaki çocukların sağılıklı beslenme düzeyleri ile ilgili verilere bakıldığında ise her on çocuktan birisinin kötü beslendiği görülmektedir. Bu çok üzücü bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleceğimiz olan çocukların kötü beslenmeden dolayı yeterince gelişmemeleri nedeni ile ileride telafisi olmayan hastalıklar ya da büyüme bozuklukları yaşabildikleri gibi psikolojik olarak dışlanmışlıkları nedeniyle toplumsal sorunlarında kaynağı olabilmektedirler. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022 |
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı |
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021 |
Sıfır Emisyon Mümkün mü? |
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021 |
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi |
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021 |
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi |
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020 |
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine |
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020 |
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 |
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019 |
Tarım Kredi Raporu |
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019 |
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı |
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019 |
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... |
Devamı |