Proje

Başbakan Süleyman Demirel, danışmanlarından Kemal Cabıoğlu’nu çağırır, bir sıkıntıyı aktarır ve sorar: 

 -Kemal bey, ne dersiniz, ne yapmalıyız? 

-Beyefendi, yapılması gerekeni mi söyleyeyim, yoksa hoşunuza gidecek olanı mı? 

-Kemal bey, şakanın sırası değil, ne yapmamız lazım, onu söyleyin lütfen! 

Herşeye rağmen Süleyman Demirel, bir devlet adamıydı. 

Başta istihbarat, devlet, yönetim ve hukuk, hemen her şey derinden bir evrimden geçmekte, teknolojik ağ, hayatın tüm alanlarını sarmakta. Bu ağın arkasındaki güç, bilim. İnsan, giderek güçlenen bir bilimsel diktatörlükle karşı karşıya. İnsan eylemlerinin tümü, insansızlaştırılmak istenmekte. Bilgisayarlar, makine kimliğini aşarak, insiyatif kullanabilen yaratıklar konumuna yükselmekte. Yaşamın, üzerine projektör tutulmamış bir yanı hemen hemen kalmamakta, dolayısıyla ve böylece zorunlu dürüstlüğün çağı da yaklaşmakta. 
Hükümetler, örgütler, şirketler; kişisel, ticari, askeri ve diplomatik bilgileri elde etme peşinde. Eski istihbarat toplama yöntemleri hemen her ülke istihbaratı tarafından gayet iyi bilindiğinden, teknolojide ileri ülkeler, yeni yöntemler kullanmakta, klasik istihbarat anlayışı değişime mecbur bırakılmakta. 
Dolaşımdaki enformasyonun büyük bir kısmı çelişkili, daha büyük bir kısmı yalan, çoğu ise şüpheli.  Bunun sebebi, karşı tarafın kendisi hakkında bilgi edinmesini önlerken, onun hakkında her şeyi öğrenme arzusu. Sizin bir veri stratejinizin olmaması, başkalarının da olmadığı anlamına gelmez. Ufak ama doğru bir bilgi, hayata bakışı değiştirebilir, savaş kazandırabilir, ya da ufak bir bilgi sızıntısı, her şeyi kaybettirebilir. 

İdeoloji ve vahiy 

Savaş gücü, asker sayısına, tank sayısına bağlı değildir. 5 nükleer güçten birisi ve Avrupa'daki en büyük askeri güçlerden biri olan İngiltere, dünyada ordu büyüklüğü açısından ilk 20 içinde bile değildir. Ama dünyanın idaresinde Londra, birinci, yada ikinci söz sahibi başkenttir. Savaşa ne asker yeter, ne de para, dünya akılla idare edilir. 

Güneş tutulmasıyla dünyanın karanlıkta kalması gibi, ideoloji de, hakikatle bizim aramıza girer ve akıl tutulmasına sebep olur. İdeoloji, insanın vahiyle irtibatını kesen beşeri düşünce biçimidir. Gerçek akıl, ancak vahiyle irtibatlı olduğunda akıldır. 
Bazı aktörler tarihten çekiliyor, bazı aktörler tarihe giriyor. Türkiye, tarihe giren aktörler arasında olmak istiyor. Ancak düşük yoğunluklu bir savaş içinde değil düşük düzeyli bir düşünce modelindeyiz. Uçması gereken bilinç, yerlerde sürünüyor. 
Daima gerçeğin peşinde olursak, bizi yönlendirmek isteyenler, her oyunu yutmayacağımızı ve gerçek neyse er geç onu bulacağımızı anlarlar ve bize karşı davranışları olumlu yönde değişir. 

Bazı güçler, biraz para ve olaylara yön verebilecek kişileri isabetle seçerek her yerde var, ama hiç bir yerde gözükmezken, Ordu, Emniyet ve MİT'e olan güvensizlik sonucunda Türkiye müdahalelere daha açık hale getiriliyor, bağışıklık sistemimiz çökertilmek isteniyor. 
Turuncu Devrimler'in mimarı Küresel Sermaye, 2004'te başarısız olduğu Ukrayna'ya 10 yıl sonra geri döndü. Hedefte Türkiye de var. Türkiye'nin önündeki tehlike, rövanş. 
Büyük güçler, dostluk ve düşmanlıklarını bir takvime bağlar, ihtiyaca göre bunu güncellerler. Büyük devletlerin planları kolay kolay değişmez. Yapılması gereken büyük güçlerin projelerini anlamaktır. Tek tek hadiselerin peşinden koşarak bir yere varılamaz. 

Ömer Özkaya

http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/proje-681928