Mahiye Morgül
mahiye*@gmail.com
ALGILARIMIZLA OYNADILAR
06/11/2017 Küresel piyasanın, eğitim felsefemizi ve tüketim kültürümüzü değiştirirken algılarımızla nasıl oynadıklarını yazmak eğitimci yazar olarak beni öncelikle ilgilendiren konu oldu. Bir virüs gibi sinsice girdikleri her şeyi bir süre sonra atılacak çöp haline nasıl getirdiklerini gördükçe yazmadan edemezdim. Örneğin, ders kitapları en son ne hale geldi bir bakınız. “Az şey öğreteceğiz, konuları hafiflettik” diyor. Veliler de demiyor ki ilkokul 1.sınıfta müfredat bu kadar azaltılırsa, her yıl bir üniteyi daha kaldırmak zorundalar ve çocuk liseye geldiği zaman ortada lise diye bir program kalmaz. Fizik kanunudur; dairenin ortasında nokta kadar olan bir leke (boşluk) daire büyüdükçe büyür, daha geniş alanı kaplar. Adamlar bu sefer yüz yıllık planla gelmişler, yeni virüsler üretmişler, işbirlikçilerini yetiştirmişler, asimetrik darbeler yapmışlar… Asimetrik darbe deyince, ilk aklıma gelen 28 Şubat oluyor; Erbakan bile teslim etmişti, gazetecilere “Siz Atatürkçüler yaptı zannediyorsunuz” demişti. Bence de, öyle zannetmemizi istedikleri için algılarımız ona göre kurgulandı. O zamanlar “türbana bak” oynatılıyorduk. Şeytanî tuzaktı. Mağdur rolü iyi tuttu. Merve’nin karanlık/şeytanî türbanına baktırılmamızdaydı sıra. TBMM salonuna ilk girdiğinde başındaki o şey büyücünün sihirli değneğiymiş gibi kutsandı, ABD’deki bir müzeye götürüldü, camlı dolaba konuldu. Bu ne demektir, çok iyi biliyoruz. ABD içinde bir güç bize meydan okuyor, onu meclise biz soktuk, tarihsel bir görev yerine getirdi, ödüllendirdik, diyor. O kara türbanın şekli uçan süpürge cadısının rüzgarda şişmiş kara örtüsüne benziyor. Bize Müslüman kıyafeti olarak sunuldu ve algılarımız değişti. Yıllarca tesettür vitrinlerinde bunları seyrettik, seyrediyoruz. Kültürel dönüşüm işte böyle algı değişimiyle oluyor. İngilizce ders kitaplarında bunun katmerlisi var. Ramazan Bayramı bile Festivaller ünitesi içinde Protestan bayramlarıyla birlikte, “Ramadan Festival” olarak veriliyor. Çamın üzerine melek koyalım, “turkey” eti yiyelim, korku filmi izleyelim, daha neler neler… 2005’den beri ilkokul Matematik kitaplarında süpürgeye binmiş cadı resimleri ve cadı problemleri var. Önceki gün, 2016-2017 ders yılında Rize’de çocuğa kaynak olarak aldırılmış bir kitap karşıma geldi (Uygun Pratik Matematik1.sınıf), 17.sayfasında uçan süpürge karikatürü gördüm. Hani şu devlet kitaplarını beğenmeyip de dışarıdan kaynak aldıran öğretmenin kullandığı kitap bu. Masaldan matematik sorusu olmaz. bu ilkeye bile aykırıdır. Devletmiş özelmiş hiç fark etmiyor. Hepsinin içine şeytan girdi. Çocuğun gerçek hayatla bağı kopartılıyor. Oysa eğitim koruyucu hekimlik gibi olmalıdır. Maalesef ne koruyucu hekimlik kaldı ne koruyucu eğitim. Ajanlar her yere sızdılar, hayat damarlarımıza virüsler saldılar. Koruyucu sosyal devlet yoksa olacağı bu. Erken uyarı sistemlerimiz artık yok. Koruyucu bir devlet, halkını doğacak tehlikelere karşı uyarır, bilgilendirir, savunma reflekslerini harekete geçirir. Bunun çok özel bir örneğini yine Atatürk’te gördük. Belki de onu ölüme götüreceğini bile bile... Halkına gelecek zararı açıkça göstermek için… 1936’da Filistin’de İsrail devleti kurmak üzere hazırlandıklarını ve önlerine engel çıkartmamasını Atatürk’e söylemek üzere Dolmabahçe’ye gelen İngiliz kralı Edward’a, “Ben sağ olduğum müddetçe asla buna izin vermem” cevabını verdikten sonra derhal Hatay’ın bize katılması için çizmeleri giyen Atatürk, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını subaylara göstermek için Yahudi kadın ajanların kendi ağızlarından yazılmış bir kitabı 40 bin bastırarak dağıttı. Ancak kendisinin bilgisi dışında bu kitap toplatıldı! Şimdi elimde okumakta olduğum bu kitabın adı “Atatürk’ün Yasaklanan Kitabı” (H.Hakkı Kahveci, Ulak Yay. Temmuz 2017, 2.Baskı). Yahudi kadın casusların Talmutçu hahamlar eliyle nasıl Türk düşmanlığıyla doldurulduklarını, İsrail devleti kurmak için nasıl Türk zabitlerinin yatağına kadar girip malümat topladıklarını anlatıyor. Atatürk’ün İsrail devletinin kurulmasını engellemek için bu kitabı neden 40 bin adet dağıttığını çok iyi anlıyorum. Bilgi, uyanış getirir, uyanık olmak da en büyük savunma/korunma kalkanıdır. Yahudi hahamların zeki ve güzel genç kızlara nasıl dini telkinlerle ajan fahişelik yaptırdıklarını okurken ilk aklıma gelen Balyoz- Ergenekon kumpas davalarının yanında Fuhuş iftirasıyla tutuklanan denizci subaylarımız oldu. Fuhuş davasının tanık kızları bir gün sanık sandalyesine oturursa hiç şaşırmayacağım. 1914’lerde Filistin topraklarını korumasız bırakmak için Türk askerini buralardan kovmak üzere İngilizler adına casusluk yapan NİLİ adlı gizli bir teşkilat kuruluyor ve kuruculardan iki kadın casusun anıları bu kitapta anlatılıyor. Teşkilatı Mahsusa tarafından ikisi de yakalanmış kurşuna dizilmiş. Harbin sonunda Filistin topraklarını koruyacak Türk ordusu kalmadı, Atatük de öldükten(!) sonra hiç koruyucuları kalmadı ve İsrail kuruldu. Şimdi 2017 yılındayız ve İsrail büyütülüyor. Yeni 3.büyük harp bunun için. Nili kızlar farklı şekilde yeniden devreye girdi. Kitabı okurken ne yalan söyleyeyim aklımdan iki kadın geçti, biri Merve Kavakçı, binmiş uçan süpürgeye uçmuş ABD’den Ankara’ya, kaç erkekle evlilik yaşamış, ordan da dünyanın öteki ucuna ve elinde hem ABD hem Türk kimliği… Diğer kadın ise, Dünya Bankasından paraşütle başımıza gönderilen özelleştirme kraliçesi, sihirli sopasıyla dokunduğu her şey halkın elinden gidiyor. Türk ordusunu İran’a saldırtmak için yapmayacağı yok. Ne diyorduk… Algılarımızla oynadılar. Bilgi en büyük silahtır. Gerçeği söylemekten büyük silah yoktur. Gerçek, emperyalizmin maskesini düşürür, maskesi düşen düşman ise teslim olmak zorunda kalır. Algılarımızla oynamalarının tek panzehiri gerçeği yüksek sesle haykırmaktır. Gerçeğe hü!.. http://www.sozgazetesi.org/index.php/koese-yazarlari/mahiye-morguel/5445-alg-lar-m-zla-oynad-lar |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ey En Sevgili… - 17/06/2021 |
Ey En Sevgili… |
Atatürk 29 Ekim 535 (MÖ) - 23/05/2019 |
Atatürk 29 Ekim 535 (MÖ) |
“Bu millidir, bunda bereket var” dediniz ama... - 18/09/2017 |
“Bu millidir, bunda bereket var” dediniz ama... |
Eğitimde Yaratıcı Dramaya Merhaba - 09/05/2017 |
Eğitimde Yaratıcı Dramaya Merhaba |
İlköğretim Okulunda Oda Korosu - 13/01/2017 |
İlköğretim Okulunda Oda Korosu |
Eğitimde Drama: Kırmızı Başlıklı Kız - 21/11/2016 |
Eğitimde Drama: Kırmızı Başlıklı Kız |