İsrail öyle bir ülke ki, özellikle ülkemizdeki İslamcı kesimin hemen her zaman “lanet ile andığı” mümkün olan her zamanda küfürler savurduğu bir ülkedir. Hatta baş etmekte zorlandıkları kişi ya da grupları hemen bir şekilde İsrail ile bağlantılı göstererek üzerlerine nefret yağmasına vesile olurlar. Çünkü Türk toplumunda İsrail sevilmeyen ülke ve Yahudiler de sevilmeyen insanlardır. Uzun yıllardan beri bu tolumun iliklerine kadar işlemesi için yoğun propaganda yapılmıştır. Zaman zamanda idarecilerimiz bunu yapmaya devam etmektedirler. Gerçi bu tür söylem ve tutumlar içinde bulunsalar bile Türkiye-İsrail ilişkilerine bakıldığında genel olarak zarar görmemiş ve sürekli ilerlemiştir.

2010 yılında yaşanan ve halen daha tam olarak anlaşılmayan ve şaibelerin bir türlü üzerinden atılamadığı Mavi Marmara gemisine yapılan baskında kopan ilişkilerin aslında pekte kopmadığını biraz dikkat ettiğimizde görebiliyoruz. Ticaretimiz son beş yılda beş kat artması zaten bunu bize söylüyor.

Bu olaydan sonra bozulduğu ifade edilen ilişkilerin yeniden düzelmesi için Türkiye’nin üç temel şartı bulunuyordu. Gazze kuşatmasının kalkması, özür dilenmesi ve tazminat ödenmesiydi. Konu ile ilgili olarak Başbakan Binali Yıldırım, İsrail ile yapılan anlaşma sonucunda Mavi Marmara’da hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödeneceğini ve İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka kapsamındaki ‘ambargonun büyük ölçüde kalkmış olacağını’ ifade etmişti. Bunun böyle olmadığını ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Gazze’ye yönelik ablukada bir değişim olmayacağını belirterek yalanlamıştır.

İsrail gazete ve televizyonları ile bazı internet siteleri anlaşma metinlerini yayınlamaya başladır. Buna göre yapılan anlaşmaların özeti şu şekilde ifade edilebilir;

1.    İsrail ile Türkiye diplomatik anlamda ilişkilerini geliştirecekler. Özellikle uluslar arası alanda birbirlerinin arkasından atıp tutmayacaklar. Birbirlerinin aleyhine davranışlarda bulunmayacaklar.

2.    Türkiye Gazze ablukasının kalkması taleplerini geri çekecek. Diğer bir deyişle Gazze İsrail tarafından kuşatılmaya ve abluka altında tutulmaya devam edilecek.

3.    İsrail Türkiye’nin Gazze’ye yardımlarının tamamını kontrol edecek ve kontrolden onay alan yardımlar Gazze’ye ulaştırılabilecek.

4.    İsrail Türkiye’deki bir insani yardım fonuna yaklaşık 21 milyon dolar transfer edecek, bu para Mavi Marmara’da öldürülen 9 Türkiye vatandaşı ile yaralananların ailelerine aktarılacak. Ancak bu paranın ne kadarının aktarılacağı ve ne zaman aktarılacağı konusunda net bir açıklamanın bulunmaması da dikkat çekmektedir.

5.    Türkiye bir yasa çıkararak Mavi Marmara ile ilgili İsrailli askerlere açılmış tüm davaları iptal edecek.

6.    Türkiye Hamas ile ilişkilerini bitirecek ve bu kişilerin İsrail karşıtı eylemlerine izin vermeyecek.  

7.    İki ülke arasında askeri işbirliği ve istihbarat paylaşımı programları geliştirilecek.

8.    İsrail’in doğalgazının çıkarılması ve dağıtılmasına imkân verebilecek bir boru hattı kurulması çalışmaları başlatılacak.

Bu maddeler genel olarak değerlendirildiğinde aslında anlaşmanın tamamına yakının İsrail’in lehine olduğu ortaya çıkıyor. Bu anlaşma ile İsrail ülkesinden çıkan doğal gazı Avrupa’ya bu şekilde kolay bir şekilde pazarlayabilecektir. Ayrıca resmen bir tazminat ödemek yerine bir yardım kuruluşuna yardımda bulunacak. Gazze ablukası kalkmıyor ve aynı zamanda tazminatların verileceği şüpheli hale geliyor. Daha ilginç olanı ise “birbirlerinin aleyhine davranışlarda bulunmayacaklar” sözünden anlaşılan Türkiye’nin Filistin meselesini tamamen kapattığı ve İsrail’in inisiyatifine bıraktığı gibi bir sonuç çıkmaktadır. Çünkü Filistin için söyleyeceğiniz her söz her uygulama İsrail’i rahatsız edecektir.

Sonuç olarak başarı gibi gösterilen anlaşma tam bir başarısızlık örneği ve İsrail’i rahatlatacak bir çalışmadır. Aslında anlaşma ile pek te bir şeyin değişmediği ve ne kadar bağırıp çağırsak ta İsrail’in etkisinden kurutulamadığımızın açık bir şekilde ilanı olarak değerlendirilebilir. İsrail gizliden gizliye de olsa ebedi dostumuz olarak kalacağa benziyor...