Tohumla tanışmam 1980 yılına rastlar. Aslında köyde büyüdüğüm için 1968 yılında babamın "bu buğdaylar Meksikadan geldi çok verimli" dediğini hala hatırlarım. Yııllar geçince bunun rahmetli Tarım Bakanı Bahri Dağdaş'ın öncülüğünde ülkemize getirildiğini yıllarsonra hatırlayacaktım. Bazı hocalarımın bu yüzden Bahri Dağdaş'ı vatan haini diye suçladığını dahi hatırlıyorum. Yıllar geçti galiba 1987 idi Konya'da rahmetlinin adına bir araştırma enstitüsü kuruldu. Bu ülkede insanlar ne kadar uç noktalara götürülebiliyor bu güzel bir örneği.

Bu yazı serisinde tohumculuğumuzun geçmişi bugünü ve geleceği ile ilgili sadece ve sadece şahsıma ait olan fikirleri sizinle paylaşacağım. Dolayısıyla burada belirtilrcrk hiç bir görüş şahsımdan başkasını bağlamaz.

Resmi olarak tohumla tanışmam 1980 demiştim. O zaman Karadeniz Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü Müdür muavini ve soya şubesi şefi (benim şefim) Teknik Ziraat Müdürlüğünden Mustafa Taner'e bu yıl Terme'ye Bakanlık şu kadar soya tahsis etti demişti. Sorduğumda Bakanlığın araştırma enstitüsüne soya tohumu üretme görevini verdiğini ve üretilen tohumlukların üreticiye ücretsiz dağıtıldığını söyledi. Haturladığım kadarıyla tütün tohumu Gökhöyük DÜÇ (şimdi TİGEM) tarafından aynı şekilde üretiliyor ve diğer ürünlerde de farklı bir durum söz konusu değil.

1985 yılına gelindiğinde Tarım Bakanı Hüsnü Doğan, mühteşarı Mustafa Keten ve geçenlerde vefat eden mühteşar muavini Nazmi Demir tarihi bir karar alarak tohumculuğun libere edilmesi veya ithalatın serbest bırakılması kararını alıyordu. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi tohumculuk hemen hemen tamamaıyla bir devlet işi. Araştırma çeşit çıkaracak, DÜÇ üretecek ve Teknik Ziraat Müdürlüğü üreticiye dağıtacak.

Ülkemize ilk gelen yabancı şirket Poineer oldu. Hatta o zamanki rivayetlerde Pioneer'ın Nazmi Bey tarafından resmen davet edildiği şeklindeydi.