Amerika Birleşik Devletlerinde özel bir yapılanma içinde olan ve Ülkeye önemli bilgiler veren stratejik düşünce kuruluşlarının en önemlisi olan Stratfor Global Intelligence geçen yılın sonunda küresel beklenti raporu hazırlamıştı. Raporda dünya genelinde beklentilere yer verildiği gibi Bazı ülkelere de yer verilmişti. Bu ülkelerden birisi de Türkiye idi. Türkiye için önemli bazı beklentiler den bahsedilmişti. Ancak üzerinde pek durulmadı. Gerçi ülkemiz o kadar hareketli ki gündeme girebilmek için artık birilerinin teşviki gerekiyor. Aksi takdirde haber olmayı bırakın oralardan yakın bile geçemiyorsunuz.

Açıklanan raporda en başta gelen tahmin Suriye’ye askeri operasyonun Yapılacağı yönündeydi. Konu ile ilgili olarak çok sayıda görüş belirtildi. Hatta Türkiye’nin Suriye ile savaşa girmesi için alt yapı çalışmaların da yapıldığı basında sıklıkla yer aldı. Ancak son zamanlarda özellikle Kilis ili için yapılan tahrikler ve hükümetin bu konudaki duyarsız tavrı nedeniyle acaba Suriye’ye girmeye mi hazırlanılıyor şeklinde soru aklımıza geliyor. İnşallah böyle bir şey gerçekleşmez ve sadece kehanet olarak kalır. Çükü ülkemizin böylesine bir savaşa girmesi demek çok şeyin değişmesi anlamına geleceği gibi asla kazananının olmayacağı bir savaş olacaktır. Bu bölgede yaşamayanların gelerek buraları karıştırıp gitmeleri bizi rahatsız etmektedir. Ancak bizim gidecek bir yerimiz yoktur. Bu nedenle burada yaşanabilecek karışıklıklar bizleri doğrudan etkilemektedir ve etkileyecektir.  

Türkiye’nin Kuzey Suriye’de Fırat nehrinin doğusunda bulunan YPG güçlerini burada tutmak istemediğini belirtiyor. Türkiye’nin Kuzey Suriye’de yapacağı yoğun hava operasyonuna ABD’nin destek olacağını da ekliyor. Ancak Rusya’nın nasıl aşılacağı konusunda ise bir şey söylenmemiş. Çünkü hatırlanacağı gibi Türkiye Rus uçağını bize göre anlamsız bir şekilde düşürmesinden sonra Suriye’ye hava operasyonu yapamıyor. Rusya yasakladı. Ancak Kilis’e düşen bombalar bahane edilerek, ABD’nin desteği alınarak Rusya’ya rağmen böyle bir şey yapılabilir mi? Bunun zaman bizlere gösterecektir.

Çünkü bölgede Türkiye açısından en büyük engel Rusya’dır. Raporda, Türkiye ile Rusya’nın gerginliği azaltabilmek için muhtemel ikili görüşmeler yapabileceği ifade edilmesine karşın bu durumun iki ülke arasında olası bir çatışma ihtimalini ortadan kaldırmaya yetmeyebileceği de belirtiliyor. Ayrıca, Türkiye’nin iddialı olmak istemesi ve bunu bir hırs haline getirmesi durumunda işler biraz daha karışacaktır. Çünkü özellikle İran ve Rusya’nın bölgedeki değişimler ve gelişimlerin dışında kalması söz konusu değildir. Belki de en büyük çekişme İran ile Türkiye arasında olacaktır. İki sınır komşu ülke olan Türkiye ve İran’ın menfaatlerinin çakışması da çelişmesi de normaldir.   

Bir de İsrail meselesi var. İsrail ile olan sözde düşmanlığımız artık bitmek üzere. En yetkili ağızlar İsrail ile dostluğumuzu anlatmaya çalışıyorlar. İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesinin hem Türkiye’nin hem de İsrail için birer zorunluluk olduğunu belirtiyor. ‘Türkiye’nin güneyindeki istikrarsızlıktan kaynaklanan savaşın içine yavaşça çekileceğini’ iddia ediyor.

Bütün bunlar özellikle bölgemizde olan dış işleri ile olan beklentilerdir. Sonuç ne çıkarsa çıksın ülkemizin içinde bulunduğu konum ve şartlar olarak çok iyi bir durumda olmadığını söyleyebiliriz. Özellikle son zamanlarda yapılan dış politikadaki hatalı yaklaşımla bizleri içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi. Yaklaşık 5 senen önce Şam da namaz kılacaktık ama şimdilerde bol bol cenaze namazı kılıyoruz. Hem de kendi ülkemizde. Öyle bir halimiz var ki rüzgâr nereden eserse oryaya savruluyoruz. Dümeni olmayan gemi gibiyiz. Ülke bu halde çok gitmez bir yerlere toslarız. Gerçi bahane elimizde hazır; Tosladımız yer biz kandırmış olur.  Herkeste buna gönülden inanarak yaşamlarına devam ederler. Kehanetlerin olup olmayacağını beklemektense kendi geleceğimizi kendimiz çizmeye çalışsak daha başarılı olabiliriz.