Göçmen krizi Avrupa Birliği ülkelerini ciddi anlamda rahatsız etmeye devam ediyor. Ülkemizde rahatsız etse de kimseden ses çıkmadığı için girişler devam ediyor. Resmi olmayan rakamlara göre göçmen sayısının 4 milyona yaklaştığı ifade ediliyor. 100 bin civarında göçmenin ege denizinde öldüğü belirtilirken, biri milyon civarında göçmenin ise Avrupa Ülkelerine dağıldığı belirtilmektedir. Ciddi bir sıklet merkzi oluşması nedeni ile Avrupa Birliği ülkeleri bizi sıkıştırmaya devam ediyor. Türkiye’de göçmenlerin gidişine göz yumarak Avrupa’yı sıkıştırmaya devam ediyor. Nerede sonlanacağını bilemiyoruz ama deneyimlerimiz sonuç olarak bütün bunların bize ağır bir şekilde fatura edilebileceği yönündedir.

Hafta içi Alman başbakanı Merkel ile başbakanımız Davutoğlu konu ile ilgili olarak görüşmeler yaptılar. Sonuçta bir taslağın olduğu ifade edildi. Bu taslağa göre 3 milyar avro para verilecek ayrıca 3 milyarda 2018 yılında kadar tedricen verileceği, AB üyelik sürecinin ve Türk vatandaşlarına Schengen Bölgesi'nde serbest dolaşım hakkı verilmesi için çalışmaların hızlandırılacağı belirtiliyor. Hatta 2016 yazından itibaren vizesiz Avrupa’nın gerçekleşebileceği ifadeleri yer aldığı belirtiliyor. Bizim basına bakarsanız her şey yolunda ve büyük bir başarı elde edildi. Oysa Avrupa Basını ve yetkilileri bunun tam tersini söylüyorlar. Yapılan anlaşma ile ortay konulan taslakta bizimkilerin ifadelerinin neredeyse hiç biri yok. AB üyelik sürecinin hızlandırılması konusunda çalışmaların yapılacağı nacak Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi şartı ile mümkün olacağı ifade ediliyor. Bu şartlar oldukça ağır.

Vizesiz Avrupa konusunda ise yine abartılı bir söylem ortalıkta dolaşıyor. Öyle ki yazın herkes bavulunu toplayarak Avrupa’ya gidebilecek. Hâlbuki böyle bir şey yok. Başbakan Davutoğlu bile yaptığı açıklamada "Merkel, Türk vatandaşlarına özellikle vize kolaylığı bağlamında bazı adımları ikili olarak atabileceklerini ifade etti" diyerek aslında Avrupa ülkelerinin bu konuda isteksizliklerini belirtti. Bir tane bile göçmen almaktan sakınanların ülkemize böyle bir kolaylık sağlamalarını beklemek zaten anlamsız olacaktır.

Bunun yanında birde Ege sahillerinde Yunan adalarına geçiş yapan mültecilerin geçişlerine engel olabilmek için sıkı denetimlerin yapılması için karşılıklı anlaşıldığı ifadeleri yer alıyor. Bu konuda eminim çok ciddi olarak tedbir alacaklar ve hatta kuş bile uçurtmayacaklardır. Çünkü NATO bu konuda göreve çağrılmış ve iş sıkı tutulmuştur.

Daha öncede ifade etmeye çalıştığımı gibi bizi en çok zorlayacak olan kısım “Geri Kabul Anlaşması” olarak ifade edilen kısımdır. Bu anlaşmaya göre Avrupa’da bulunan yaklaşık bir milyon kişi ülkemize geri gönderilecektir. Türkiye geri kabul anlaşması ile vize muafiyetinin aynı anda başlamasını istiyor. Ancak Merkel, “Türk vatandaşlarına özellikle vize kolaylığı bağlamında bazı adımları ikili olarak atabileceklerini” belirtmekle yetinmesi ise dikkat çekicidir.

Yapılan çalışmalar sorunu çözmek yerine yeni sorunların oluşmasını desteklemenin ötesinde olmayacaktır. Avrupa üzerindeki yükü Türkiye’nin üzerine atarak kendisini rahatlatacaktır. Ancak ülkemiz yeni ve daha büyük sorunlarla yüz yüze kalmaya devam edecektir. Suriye’deki barışın sağlanması ve ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi gerekir. Tabi giderlerse. Ekmek elden su gölden hesabı gideceklerini sanmıyorum ama şans denemelidir.

Göçmenler kullanılarak kirli pazarlıklar yapılıyor. Her kes gücü nispetinde bundan pay çıkarmanın peşine takılmış. Kimsenin ülkemizi ve ülkemiz insanlarını düşünme gibi derdi yok. Gerçi onlarda haklılar. Biz halk olarak kendi kendimizi düşünmüyoruz ki başkaları bizi düşünsün. Önceliğimiz kendimize olmalıdır. Bizi biz düşünmezsek kimse bizi düşünmez…