Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Kahramanca Çekilmek
29/12/2015 Bilindiği gibi kısa bir süre önce Irak’taki Musul şehrine bağlı Başika adı verilen bir yerleşim yerine Türkiye asker gönderme kararı aldı. Kararın gerekçesi olarak ta orada bulunan ve peşmerge olarak tanımlanan kürt grupların eğitimiydi. Oldukça iddialı bir şekilde hazırlık yapıldı ve reklam filmi gibi filimler çevrildi ki bizler orayı ülkeye kattık zannettik. En yetkili ağızlar çıkarak burada kalıcıyız, kesinlikle geri dönüş yok gibilerinden laflar etmeye başladılar. Bunların üzerine biz daha da heyecanlandık. Hatta ne yalan söyleyeyim biraz da gururlandım. İşte özlediğimiz cümleler dedim. Daha ilerisi Irak hükümeti Türk askerinin çekilmesini istediğinde hükümetin dik duruşu da ayrı bir takdirlik olaydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Türkiye'nin Irak'taki askerlerini geri çekmesinin söz konusu olmadığını ifade etmişti. Ama sevincimiz ve gururlanmamız çok uzun sürmedi. ABD başkanı Obama’nın aramasıyla birlikte yelkenleri suya indirdik ve asla çekilmeyeceğiz dediğimiz yerden aslanlar gibi çekildik. Yıllardan sonra kendi ülkemizle ilk defa gurur duyduk ama o da kısa sürdü. Bu olaydan sonra aslında boşuna gurur duyduğumu hissettim ve Süleyman Şah Türbesinde görev yapan askerlerimizin kurtarılması olayı aklıma geldi. Hatırlanacağı gibi Türkiye’nin uluslar arası anlaşmalarla egemenlik hakkına sahip bulunduğu Türbeden ve civarındaki araziden çekilmesi ve Türbeyi Suriye toprağı Eşme’ye taşıma kararı oraya sahip çıkılmaması kabul edilecek bir durum değildir. Ancak zorunlu olarak kabul ettik ve yutkunduk. Osmanlı devletinin kurucusu Sultan Osman’ın dedesi olduğu kabul edilen Süleyman Şah’ın türbesinin bulunduğu yer, Türkiye ile Fransa arasında imzalanan 1921 tarihli Ankara Antlaşmasının 9. maddesine ve Lozan Antlaşması’nın 3. maddesine göre Türk toprağı sayılmakta, Suriye de bunun kabul etmektedir. Suriye’de yaşanan çatışmalar sonucunda o bölge terör örgütlerinin tehdidi altına girince Türk Hükümeti Süleyman Şah Türbesinin Kırmızı Çizgilerimiz olduğunu, oraya yapılacak bir saldırının bedelinin misliyle ödetileceğini söylemişti. Yani devletimizin politikası Türbe ve civarının savunulması yönündeydi. Oldukça kararlı durulmuş ve yüreklerimizi coşturmuşlardı. Ama olmadı kısa bir süre içinde oradan kaçtık. Hatta kimsenin eline geçmesin diye orayı bombalayarak dümdüz ettik. Bunu da kahramanlık olarak anlattık. Aslında kendi toprağımızı bırakıp kaçmıştık. Ama özellikle besleme basın bunu kahramanlık olarak anlattı. Başarılı da oldular. Çünkü geçmişe baktığımız da hem Türkiye hem de başka ülkelerde küçükte olsa toprağı için mücadeleden kaçınılmamış ve tehditlere boyun eğilmemiştir. Kardak kayalıkları olayında Türkiye’nin Yunanistan’a karşı kararlı tutumu, İspanya’nın Perejil adası için Fas ile yaptığı mücadele de ve İngiltere nin Arjantinin yanı başındaki Falkland Adaları konusundaki gayretleri bilinmektedir. Ancak gerek Süleyman Şah olayı ve gerekse Başika olayında yaşananların açıklamasının olması gerektiğine ve yapılması gerektiğine inanıyorum.
Kırmızı Çizgilerimizden Birisi: Fırat’ın Batısı Ülke olarak kırmızı çizgi çizmeyi çok seviyoruz. Ancak çizdiğimiz bu çizgileri korumayı pek beceremiyoruz. Daha önce de çok sayıda kırmız çizgi çizdik. Mesela Kerkük’te Kürtler Türkmenleri katlederken kırmızı çizgimizi görmezden geldik. Ermenistan meselesinde aynı şeyler oldu. Hatta İsrail konusunda “ömrüm yettikçe İsrail ile anlaşma olmayacak” diyen idarecilerimiz oldu. En geniş kırmızıçizgiler çizildi. Ama o bile fayda etmedi. O çizgi de silindi. Şimdilerde ise yeni bir kırmız çizgi tartışması başladı. O da terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı olarak bilinen PYD’nin Türkiye’nin 'kırmızı çizgisi'ni aşarak Fırat Nehri’nin batısına geçmemesidir. Uluslararası haber ajansları PYD’nin Fırat nehrinin batısında eylemlerini yoğunlaştırdıklarını belirtiyorlar. Ama ne hikmetse bizler kabul etmeye korkuyoruz. Oysa gerçek ortada neredeyse 30 kadar devlet orada ve PYD ve PKK’yı destekleyerek işler karıştırıyor. Diğer bir deyişle kırmızıçizgi diye bir şey kalmadı. Elbette çizilen kırmızıçizgiler kalmayınca ülke olarak ta inandırıcılık diye bir şey kalmıyor. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020 |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020 |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020 |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu |
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019 |
Suriye Çalıştayı |
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019 |
At, Katır ve Eşek Eti İthali |
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019 |
Bu kadar harcama ile nereye? |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019 |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019 |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019 |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi |
Devamı |