• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Avrupa’nın Güvenlik Duvarı: Türkiye
20/11/2015

Türkiye özelikle son yıllardaki dış politika yanlışlarından dolayı sıkıntılar çekmeye başladı. Özelikle Avrupa ülkelerinin ülkemizi adata adam yerine koymaz tutumu ve bizim sorunlarımız görmezden gelmesi nedeniyle iyice bunalmaya başladık. Özellikle Suriye’den gelen 3 milyon civarındaki mülteciye ödenen 10 milyar dolar civarındaki para bizim gibi ülkeler açısından oldukça büyük rakamlara karşılık geliyor. O para ile ülkenin refahına yönelik olarak harcamalar yapılabilecekken maalesef yurtlarından edilmiş ve hayatlarını değiştirmek zorunda bırakılan insanları doyurmak zorunda kalıyoruz. Diğer bir deyişle kazancımızı ve geleceğimizi onlara harcıyoruz. Değer veya değmez meselesine hiç girmeyeceğim. Çünkü bu kişilerin ülkelerini korumak ve ülkeleri için savaşmak yerine kaçmalarını ne milli olarak ne de dini olarak bir yere sığdırmam mümkün değildir.

Mülteciler ülke sınırını bir şekilde aşıp Avrupa’ya doğru yol almaya başlayınca Avrupa ülkeleri kıvranmaya ve rahatsızlıklarını dile getirmeye başladılar. Orta doğru coğrafyasında kendi elerliye yaptıkları ve çözülmesin diye uğraştıkları problemlerin kendilerini bir gün bulabileceğini düşünmeden yaptıkları işlerin bir sonucu olarak mülteciler gerçeği ikiyüzlü batının karşısına çıktı. Bundan kurtulmanın yolunu el birliği ile aramaya gayret ediyorlar. Bunun için bir kurban belirlediler. Bu kurban ise her zamanki gibi ilk anda gözden çıkarılacak olan Türkiye idi. Bunun içini sürekli olarak görüşüldü ve yeni gelecek olan mültecilerin Türkiye’de yerleşmeli ve Avrupa’ya geçişlerinin önlenmesi istendi. Bunun nasıl yapılacağı konusu ise halen daha tartışılıyor. Türkiye ile masaya oturan ülkeler ahlaksız tekliflerine devam ederken yüzsüzlük yapmaya da devam ediyorlar.

Bunun içinde nereden olursa olsun gelen bütün mültecilerin Türkiye’de konuşlanmasını ve buraya yerleştirilmesini istiyorlar. Mümkünse Avrupa topraklarına bir tane bile insanın girmemesi isteniyor. Aslında Avrupa’nın istediği Türkiye’nin büyük bir mülteci toplama merkezi haline dönüşmesidir. Bunların idare edilmesi, geçim kaynaklarının sağlanması, sosyal ve siyasi hakları gibi konulara ise girilmiyor. Kendiniz halledin ama bize gelmeyin denilmektedir. Bunun içinde ülke içinde faklı yerlerde yeni mülteci kamplarının açılması istenmektedir. Bunun olup olmayacağın şimdiden bilemiyoruz. Ancak özellikle Avrupalı ve Türk yetkililer arasında yapılan görüşmeler sonucunda bir şekilde ülkemiz yöneticilerinin ikna edileceğini düşünüyoruz. Kısacası Avrupa’nın mülteci toplanma merkezi olmamız çok yakın gözüküyor. Hatta daha ilerisi Avrupa’ya halen gitmiş olanlarında Türkiye’ye yeniden gönderilmesi söz konusudur. Çünkü geçtiğimiz hafta içinde Alman Başbakanı Merkel yaptığı açıklamada; Türkiye ile anlaştıklarını ve Almanya’daki bütün mültecilerin Türkiye’ye geri gönderileceklerini ifade etmiştir. Bizim yetkililer açıklama yapmaktan kaçınsalar da sonuçta bir görüşmenin olduğu ve bunun bizim aleyhimize bir süreç olduğu net bir şekilde anlaşılıyor.

Bunlar bir tarafta olurken diğer taraftan da Türkiye bunları bir koz olarak kullanmak gayreti içerisine girmiş durumdadır. Bunda ne derece başarılı olacağını tam olarak bilmiyoruz ancak Avrupa ülkelerinin de bu blöfü gördüklerini söylemek yanlış olmaz. Türkiye Avrupa’nın tampon bölgesi olmasın ötesinde bunlar için yapılacak masraflara Avrupa ülkelerinin de katılması gerektiğini ifade etmektedir. Ayrıca ikiyüzlü Avrupa ülkelerinin yıllardan beridir ülkemize vermiş oldukları sözlerin neredeyse hiçbirisini yapmadıklarından ülke olarak beklenti içine girilmiş durumdadır. Serbest dolaşım hakkı, vize uygulaması bazı konularda hiç açılmamış olan dosyaların açılarak durma noktasındaki müzakelerin yeniden başlaması gibi konular önde yer alıyor. Neyi konuşursanız konuşun ki Avrupa’nın şu haliyle kesinlikle bizleri Avrupa Birliğine alma gibi bir düşüncesi asla olmayacaktır. Şimdiye kadar zaten yoktu bundan sonra ise hiç olmayacaktır.

Avrupalı Ülkelere göre en önemli konu Türkiye ile imzalanmış olan “Geri Kabul Anlaşması”nın Türkiye tarafından onaylanması ve yürürlüğe girmesidir. Bu anlaşma TBMM tarafından onaylanırsa bu durumda Avrupa’daki mültecilerin tamamı bir şekilde Türkiye’ye iade edilebilecektir. Ancak Türkiye bunu erteliyordu. Ama nereye ve ne zamana kadar erteleyebilecek bunu zaman gösterecektir.

Birde Avrupa Ülkelerinin vermekte nazlandıkları rüşvet meselesi var. Buna göre AB Türkiye’ye belli miktarda para vererek mültecileri burada tutmak istiyor. Ancak vermek istediği paranın miktarı ve nakitliği konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. AB vermek istediği ve dile getirdiği miktarı AB uyum sürecinde müzakere yaptığı bütün ülkelere ayırdığı kaynaktan vermek istiyor. Yani o para zaten ülkemizin yasal hakkı. Ama bunun sanki bir lütuf gibi yapmaya çalışıyorlar. Ayrıca birliğin diğer bir aymazlığı da ayrılan bu parayı sadece Türkiye için ayırmadığıdır. Bu parayı Suriye’den mülteci kabul eden Türkiye ile birlikte Irak, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelere paylaştıracaktır. Yani aslında bizim olan parayı ahlaksız bir şekilde başka ülkelere aktaracaktır. Elbette bunun kabul edilmesi mümkün değildir ve akılcıda değildir. Daha da ilginç olan verilecek olan bu parayı sadece mültecilere harcamak zorundasınız ve bunu ispatlamalısınız.

Ne yapılırsa yapılsın ortada bir gerçek var. Bu da ortada duruyor. Şimdilik ülkemizin kucağında kalmış durumdadır. Yakın zaman kadar bu sorunun çözülmesini beklemek doğru değildir. Mülteci olarak ifade ettiğimiz kişiler ki halen daha gelenlerin olduğunu bildiğimiz kişilerden Türkiye’de kalmak isteyenler burada kalıcı olarak kalacaklardır. Ancak her şeye rağmen ülkemizde kalmak istemeyenler ise bir şekilde ülke dışına çıkacaklardır. Buna engel olma imkânı yoktur. Zaten gerekte yoktur. Türkiye bu haliyle Avrupa’nın güvenlik duvarı ya da tampon bölgesi olmayı kabul etmiş gözükmektedir. İnşallah ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar getirir. 



692 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019
Suriye Çalıştayı
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019
At, Katır ve Eşek Eti İthali
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019
Bu kadar harcama ile nereye?
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür?
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu
Saat