• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Kredi Kartı Büyüklüğünde Plastik
19/06/2019

Size birisi gelerek her gün bir kartvizit büyüklüğünde ya da kredi kartı büyülüğünde plastik maddeyi midemize gönderiyoruz derse ne dersiniz? Çok şaşırabilir ya da dalga geçildiğini düşünebilirsiniz. Oysa şaşırmamamız gerektiğini öğreniyoruz. Çükü yapılan araştırmalara bizler bunu ispatlıyor. Avustralya'da bulunan Newcastle Üniversitesi'nde Dünyadaki plastik parçalarının insanlar tarafından alınma miktarlarını belirlemek için bir çalışma yapmışlar. Newcastle Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, insanlar haftada yaklaşık olarak 2.000 mikroplastik parçacığını bir şekilde yiyecek veya içecek olarak tüketiyor. Bunları yiyeceklerle ile birlikte tüketebildikleri gibi içecek olarak ta tüketebilmektedir. İçecek olarak tüketilen plastiklerin en büyük kaynağı ise içme suları olarak belirtilmiş. Buna göre içtiğimiz suların büyük kısmında mutlaka mikro düzeyde plastik parçaları bulunuyormuş.

Yiyerek ya da içerek alınan plastik miktarı ortalama olarak 5 gram olarak hesaplanmıştır. Buna bakış açımızı değiştirerek söylersek her birey haftada 5 gram plastik tüketiyor diyebiliriz.  Tadının nasıl olduğunu bilme şansımız yok çünkü bilinçli bir yeme eylemi söz konusu olmamaktadır. Bunlar mikro parçacıklar ve 5 mm’den daha küçükler. Plastikler genel olarak nehirlere ve ağrılıklı olarak ta denizlere atılmaktadır. Burada yaşayan balıklar başta olmak üzere diğer deniz canlıları tarafından besin zincirine dâhil ediliyor. Çalışmanın araştırmacılarından Kala Senathirajah, su, bira, kabuklu deniz ürünleri ve tuz gibi birçok günlük yiyecek ve içeceklerde mikroplastik bulunduğunu açıkladı. 

İçme suları plastiğin en önemli kaynağı olarak gösterilmektedir. Bir insan sadece içme suyu ile haftada ortalama olarak 1769 parça plastiği vücuduna gönderiyor. Elbette bu sayının ortalama olduğu ve bölgelere göre değişikliklerin olabileceği göz ardı edilmemelidir.  Özellikle plastik malzemelere kaynaklık yapan ya d abu kaynaklara yakın olan bölgelere daha yüksek olduğu, kaynaktan uzaklaştıkça bunun azaldığı bilinmektedir. Elbette durum şimdilik böyledir. Yarın ne kadar uzaklaşsanız bile bunun fayda vermeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Çünkü artık kirlenme küresel boyuttadır. Ülkeler kendi bahçelerini temiz tutsalar bile başkaları temiz tutmaz ise kirlenme onları da doğrudan etkilemektedir. Küresel anlamda bir çözümün bulunması gerekir. Çözüm içinde birliktelik gerekir.

Plastik maddelerin miktarında bir azalmanın sağlanabilmesi ancak gelişmiş ülkelerin bu konuda üretimlerini gözden geçirmeleri ve bazı sınırlamalar koymaları ile mümkün olabilir. Sürekli olarak plastik üretimini teşvik ederek ve tüketimini kötüleyerek bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir. Çünkü yıllardan beridir yapılan bundan farklı değildir. Yoksul ülkelere karşı ayrı, zengin ülkelere ayrı uygulanan korumacı politikalar nedeni ile güven sorunu yaşanmaktadır. Yaşanan bu sorun neden ile de gelişmekte olan ülkelerin alınacak olan tedbirlere aktif olarak katılmalarını beklemek çok gerçekçi olmayacaktır. Uygulamadaki somut hareketlerin görülmesi ve devamlılığının sağlanması gerekir. Diğer yandan sadece eleştirmek ve yapılması gerekenlerin neler olduğunu sıralamanın çok bir anlamı olmayacaktır. Diğer yandan yapılması gerekenler anlatılırken, yapılması gerekenleri yaparken oluşabilecek sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda da yardımcı olunması gerekir.

İçme sularındaki plastik parçacık sayısı Amerika Birleşik Devletlerinde Avrupa ülkelerine göre yaklaşık iki katı olduğu belirtilmektedir. Buna göre ABD hem üretim olarak hem de tüketim olarak oldukça önde yer almaktadır. Benzer şekilde Hindistan’daki içme sularında tüketilen plastik parçacık sayısı da Endonezya’da tüketilenin yine iki katı kadardır. Yüksek oranlarda plastik parçacık tüketimi yapılırken, bütün suçu gelişmekte olan ülkelere yüklemek ne kadar gerçekçi ve anlamlı olacaktır.  Amerika’da yapılan bir çalışmada bireylerin yine bölgelere göre değişiklikler olsa da ortalama olarak 97,500 adet mikroplastik parçacığı yediği belirtilmektedir. Bölgeler arası farklılığı ise şu şekilde açıklayabiliriz. En düşük yiyenler senede 74 000 adet, en çok yiyenler ise 121 000 adet mikro parçacık yemektedirler. Dünya ortalaması ise 102 000 adet olarak belirtilmektedir. Ağrılık olarak karşılığı ise 250 gram olarak tespit edilmiş. Buna göre her birey her yıl yaklaşık 250 gram plastik yiyor demektir. Bu plastiğin yüzde 90’ının musluk sularından ya da plastik şişe sularından geliyor.  Türkiye’de ise konu ile ilgili olarak somut çalışmalar olmadığından bir rakam verme imkânımız şimdilik bulunmaktadır. Ancak az gibi düşünülse bile her geçen gün artan kirlenme ile sanılanın çok üzerinde parçacığın tüketildiğini söyleyebiliriz.

Anlaşılan plastik madde yemeden kaçışımız bulunmamaktadır. Bunu anladık, ama asıl soru bu parçacıkları insan vücuduna yapmış olduğu zarar ve zararlar nelerdir. İnsan vücudu bunları tolere edebiliyor mu? Konu ile ilgili olarak Birleşik Krallık Ulusal Oşinografi Merkezi'nden Profesör Richard Lampitt, “ilgili sağlık risklerini anlamadan mikroplastik alım oranlarının önemini değerlendirmenin zor olduğunu ve plastiklerin yaptığı zararlar konusunda çok büyük belirsizlik olduğunu” vurgulamıştır. Ayrıca "Plastik, özellikle zararlı bir malzeme değildir ancak zarar verme potansiyeli vardır" diyerek konu hakkında daha kapsamlı ve uzun süreli araştırmaların yapılması gerektiğini belirtmiştir.  Açıkçası elimizde fazla bilgi bulunmamaktadır denilmektedir. Gerçekten bilgi mi yok, yoksa var olan bilgi kaosa sebep olmasın diye mi saklanıyor onu tam olarak bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz ve bilmemiz gereken plastik kullanım miktarının azaltılması gerektiğidir. Ancak burada yine vurgulamakta yarar verdir. Bu sadece gelişmekte olan ya da fakir ülkelerin sorunuymuş ve onların yapmasının yeterli olacağı şeklinde bir kabul asla geçerli olmaz. Öncelikle gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin başlaması ve uygulaması gerekir.

 Avrupa Birliği ülkeleri aldıkları karar gereği 2021'den itibaren plastik tabak, çatal, bıçak, kaşık, pipet, bardak, balon çubukları, gıda kapları, kulak pamukları gibi plastikten yapılan ürünleri kullanılmayacaklar. Bu ülkelerin 2029 yılına kadar plastik şişelerin yüzde 90'ını toplama, 2025 yılına kadar tek kullanımlık plastik şişelerin yüzde 25'ini, 2030'a kadar da yüzde 30'unu geri dönüştürmek zorunluluğu getirilmiştir. Hatta sigara filtrelerini üretenlerin, ürünlerinin atık ve temizlik maliyetlerini karşılamaya katkı sağlaması konusunda kanuni düzenlemelerin yapılacağı belirtilmektedir. Avrupa’da musluktan akan sularının yaklaşık yüzde 72’sinin plastik parçacık içerdiği belirtilirken, içilen her yarım litre suda iki plastik parçacığın bulunduğu belirtilmektedir.

Bazı plastiklerin taşıdığı kimyasalların cinsel işlevsizlik, kısırlık ve genetik mutasyon ve kanser gibi hastalıkların artışına yol açabileceği belirtilmektedir. İngiltere’de her yıl 7.7 milyar adet plastik su şişesi kullanıyor ve bunların yarısından daha azı geri dönüşüme gönderiliyor. Bunun anlamı da İngiltere’de her gün 16 milyon su şişesi çöpe gidiyor. Türkiye’de ise bu rakamın 1 milyara civarında olduğu belirtilmektedir. Buna göre her yıl bir milyara yakın plastik şişe atılmaktadır. Ger kazanım miktarı çok az olduğundan atılan kalıyor anlamını taşımaktadır.  

Atılan her plastiğin bir şekilde bize döneceğini anlamak ve buna göre hareket etmek gerekir. Şu an için bilinmiyor denilen sorunların yarın öğrenildiğinde çok geç olmuş olabilir. Bunun için sorunlar ve sonuçları biliniyormuşçasına gerekli tedbirlerin küresel anlamda alınması ve uygulanması faydalı olacaktır. Aksi takdirde konu hakkında çok bir ilerleme sağlanması mümkün gözükmemektedir.

İnşallah aklımızı başımıza alırız….



469 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019
Suriye Çalıştayı
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019
At, Katır ve Eşek Eti İthali
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019
Bu kadar harcama ile nereye?
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür?
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu
Saat