Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Patates İthalatı
25/03/2019 Aslında böylesinde bir başlık ve böylesine bir yazıyı yazmayı asla istemezdim. Alsında böyle bir yazıyı yazabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Çünkü patates ithal etmeye başladık. Bu ülkemizde açısından gerçekten utanç vericidir. Patates ülkemizin hemen her yerinde başarılı bir şekilde yetiştirilebilen yumrulu bir bitkidir. Patatesi sevmeyen yoktur. Her şeyi değerlidir. Her kes ya kızartarak, ya haşlayarak ya da yemeğini yaparak bir şekilde tüketir. Hatta hatırlıyorum küçüklüğümüzde fırınlı sobalar olurdu. Fırın kısmında küçük patatesleri atar ve pişmesini beklerdik. Pişince de doyasıya yerdik. Sonraları ise bu iş fırında yapılır oldu. Çocuklarımızın vazgeçilmez yiyeceği patates kızartmasıdır. Hiçbir zaman hayır demezler. Afiyetle yerler. Ama artık böyle değil. Patatesin tadı tuzu kaçtı. Üretimde yaşanan azalmalar nedeni ile fiyatları ciddi şekilde arttı. Armaya da devam edeceğe benziyor. Ancak birileri çıkıp üreticileri suçluyor. Eleştiriyor. Bazıları ise üreticiyi adeta terörist yerine koyuyor. Gariban üreticilerin ise sesleri çıkmıyor. Aslında çıkamıyor desek daha doğru bir tanımlama yapmış olacağız. Ses çıkaranın başına gelenleri gördükçe suskunluklar artıyor. Suskunluk arttıkça da sıkıntılar büyüyor. Bir açmaza doğru hızla ilerliyoruz. Yaşanılan bu sürecin önüne geçilmesi gerekir. Aksi taktirde açmaz farklı boyutlarda ve farklı alanlara yönelebilir. Bu ise ülke ekonomisinin açmaza girmesi ve belki de iflasa sürüklenmesine sebep olabilir. Elbette aklı başında kimse bunu istemez. Fakat yeterli tedbirler alınmazsa bunun yaşanabilir bir gerçek olduğunu da bilinmesi gerekir. Türkiye tarihinde ilk kez patates ithal ediyor. İlk planda 200 bin ton ithal edilecekmiş. Ancak eğer ihtiyaç olursa bunun miktarı daha sonradan artırılabilecekmiş. İhracat verilerine göre Türkiye Irak ve Suriye’ye 45 kuruştan yaklaşık 250 bin ton patates satmış. Ülke içinde görevde olanların ülkenin ekonomisini düzgün bir şekilde okumuş olsalardı bu hale gelinmezdi diye düşünüyorum. Demek ki, burada ya okunmayan ya da yanlış okunan bir şeyler söz konusudur. Türkiye 2019 yılı ocak ayınca 63 kuruşa patates ihraç etmiştir. Dünya piyasalarına bakıldığında ise patatesin ortalama fiyatı 0,5 dolardır. Bunun Türk lirası olarak karşılığı 2 lira 75 kuruştur. Buna göre Türkiye dışarıdan alacağı patatesin kilosunu yaklaşık 3 liraya almaz zorunda kalabilecektir. Dışarıdan 3 liraya alınması demek ülke içinde en az 6-7 liradan satılması anlamını taşıyacaktır. Elbette bu çok yüksek bir rakamdır ve ülke içindeki fiyat yükselmesini düşürmek yerine daha da artırıcı etki yaracaktır. TÜİK verilerine göre bu yılın ocak ayında bile patates ihracatına devam etmişiz. Toplam olarak 6500 ton patates satmışız. Bunun ortalama fiyatı 0.118 dolar. Buna göre yurt dışına satış fiyatımız bir liranın çok altına bir fiyattır. Türkiye geçen yıl satmış olduğu patateslerin 126 bin tonunu Irak’a, 72 bin tonunu Suriye’ye, 16 bin tonunu Azerbaycan’a ve 13 bin tonunu da Gürcistan’a satmıştır. Patates ithalatında vergiler sıfırlandı. Bunun nedeni ülke içine girişte mümkün olduğunda ucuza gelsin. Devlet alacağından vazgeçerek vatandaşının lehinde karar almış gibi gözüküyor. Devlet terbiyesi ve devlet geleneği açısından doğrudur. Ancak burada bir itirazımızın olduğunu da hemen ekleyelim. Türk hükümeti almayı düşündüğü 200 bin ton patatesi dünyanın en büyük patates üretici firması olan Mc Cain Foods şirketinden yapacaktır. Buraya kadar bir sorun yok gibi duruyor. Ancak asıl sorun bundan sonra başlıyor. Şöyle ki; Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli 2013-2018 yılları arasında patates üretici Mc Cain Foods firmasında danışmanlık yapmış. Bilimsel dil ile söylemek gerekirse “çıkar çatışması” söz konusudur. Bu firmadan alınması etik açıdan doğru bir davranış olmayacaktır. Sizler ne söylerseniz söyleyin, ne tür gerekçe bulursanız bulun bunun etik dışı bir davranış olmasını değiştiremezsiniz. Her zaman içinde bir şaibe olarak hafızalarda yer edinecektir. Burada bizin nacizane önerimiz; bu yanlışlıktan bir an önce vazgeçilmesidir. Alım fiyatının da çok cazip olmayacağı şimdiden anlaşılmaktadır. Sonuçlarının kazanç yerine kayıplara neden olacağı görülmeye başlanmıştır. Ülkemiz bu derece zor bir süreçten geçerken bu şekilde bir harcama yapılması doğru olmayacaktır. Devletimiz ithalat yerine akıllıca işler yaparak üretim planlamasına acilen geçmek zorundadır. Üretim planlaması olmadan yapılacak işler yüzeysel ve geçici tedbir olmanın dışına çıkmayacaktır. Daha önce uygulamaya konulan havza bazlı desteklerin çok verimli olmadığı ve ayrıca verilen ürün destekleri bakımından ciddi uyumsuzlukların olduğu görülmüştür. Bu bile havzalar belirlenirken üretim planlamasından ne kadar habersiz ve ne kadar uzak olduğumuzu göstermesi bakımından önemlidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020 |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020 |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020 |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu |
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019 |
Suriye Çalıştayı |
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019 |
At, Katır ve Eşek Eti İthali |
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019 |
Bu kadar harcama ile nereye? |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019 |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019 |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019 |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi |
Devamı |