Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Dünya Sıralamasındaki Yerimiz
21/03/2018 Hemen her yıl bütün alanlarda olduğu gibi üniversiteler içinde başarı sıralaması yapılmaktadır. Yapılan sıralamalarda Türk Üniversitelerinin ciddi bir başarı yakalayamadıkları gözlenir. Bunun üzerine bazıları çıkıp üniversiteleri ve yapılan çalışmaları eleştirmeye başlar. Haklı haksız demeden büyük bir camiayı suçlar. Suçlayanların haklı olduğu yerler mutlaka vardır. Ancak kara düzen herkesi karalamak ve yok saymak çokta doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasıla’daki eğitime ayırdığı para miktarı normal şartlarda %5 civarında olması gerekirken, bu oran %1’i ancak bulmaktadır. Bunun anlamı eğitime harcanan paranın %80’lik kısmı başka yerlere harcanıyor demektir. Destek olmayınca ya da çok yetersiz olunca da yapılan çalışmalar genelde eldeki miktar ile sınırlı oluyor. Birde kurumların farklı cemaat veya tarikat mensupları ile işgal edildiği ve kendilerinden olmayanlara proje imkânı tanımadıkları yönündeki ciddi bir inanış oluşmuştur. Bu tehlikeli psikolojik etki nedeni ile “nasıl olsa projem kabul olmaz” düşüncesinin genişlemesine neden olmuştur. Proje vermek isteyenlerinde bundan vazgeçmeleri nedeni ile aslında çok daha güzel olabilecek olan projelerin zamanla değerlerini yitirilmesine neden olmaktadır. Bu düşünce neden oluşmuştur? Kimler bu şekilde düşünülmesine sebep olmuştur? Kim bu şekilde düşünülsün diye teşvike etmiştir? Gerçekten böyle bir yapılanma var mıdır? gibi soruların cevaplarının verilmesi araştırmacıların gönüllerini rahatlatma açısından faydalı olacaktır. Konumuza geri dönelim. Dünya üniversiteleri arasında daha fazla üniversitemizin ölmesi gerektiğine inanan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) kendi sıralamasını yapmaya karar veriyor ve bunun içinde Londra merkezli derecelendirme kuruluşu Quacquarelli Symonds’a (QS) Türkiye’deki üniversitelerin dünya ile rekabetini ölçtürmek için anlaşma yapıyor. Yapılan çalışma sonunda dünyada değerlendirmeye alınan bin üniversite içerisinde Türkiye’de yer alan 186 üniversiteden ancak 10 adet Türk Üniversitesinin girebildiğini tespit etmişlerdir. Elbette burada şunu da belirtmek gerekir ki, araştırma kuruluşu QS uluslararası karşılaştırma yapabilmek için ülkemizdeki üniversitelerden ancak 52 tanesini yeterli olarak tespit etmiştir. Diğer bir deyişle geriye kalan 134 üniversite uluslararası derecelendirme ölçütlerini sağlayamamıştır. Ciddi olarak düşünülmesi gereken oldukça önemli bir konuda da aslında burada karşımıza çıkmaktadır. Elbette bunların bir kısmı yeni kurulan genç üniversitelerdir. Gelişmelerini kendilerine verilen imkânlar ölçüsünde yapabilmektedirler. Ancak içlerinde çok eski olan büyük üniversitelerin olduğunu da görmekteyiz. Hazırlanan listeye baktığımızda üniversite geneli olarak değil de birimlerin ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Demek ki birimlerin bazıları üniversiteleri geçmiştir. Aslına bakılırsa güzel bir şeydir. Uzmanlaşmanın hangi bilim dallarında olması gerektiğini bizlere bildirmesi ve yol gösterici olması bakımından önemlidir. Hazırlanan listeye göre dünyadaki bin üniversite ile yarışabilecek 10 üniversite ve en iyi oldukları alanlar şöyle:
1- İstanbul Teknik Üniversitesi – Maden Mühendisliği 2- ODTÜ – Maden Mühendisliği 4- Boğaziçi Üniversitesi – Elektrik elektronik Mühendisliği 5- Koç Üniversitesi - Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler /Arkeoloji 6- İstanbul Üniversitesi – Tıp/ Eczacılık /Eğitim/ Ziraat 7- Hacettepe Üniversitesi – Eğitim Fakültesi /Tıp /Eczacılık 8- Sabancı Üniversitesi – Mekanik Mühendisliği ve havacılık 9- Ege Üniversitesi – Tıp Fakültesi 10- Ankara Üniversitesi – Tıp Fakültesi
Böylesi bir çalışmada başarı gösteren üniversitelerimizi kutluyoruz. Ancak bunların sayılarının artması gerektiğini de belirtmek isteriz. Elbette bunun için gerekli olan araştırma desteklerinin yeterli bir şekilde aktarılması gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle yeni kurulan üniversitelerimizde eksiklerin çok olduğu, büyük üniversite olarak ifade edilen yerlerde çalışanların ise bir durağanlık içinde olduklarını görmekteyiz. Durağanlığın bıkkınlıktan mı yoksa imkânsızlıklardan mı kaynaklandığını net olarak tespit ederek yola devam edilmesi önemlidir. Genel gözlemimiz; üniversite hocalarının üzerinde bir motivasyon bozukluğunun olduğudur. Motivasyonun yeniden kazandırılabilmesi önemlidir. Bunun nasıl yapılacağı konusunda işin uzmanları özel çalışma yapmalıdır. Üniversiteler bir ülkenin geleceğinin şekillendirildiği kurumlardır. Üniversitelerdeki değişim iyi yönde olursa ülke iyiye gider. Kötü yönde olursa ülke de buna bağlı olarak kötüye gider. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020 |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020 |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020 |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu |
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019 |
Suriye Çalıştayı |
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019 |
At, Katır ve Eşek Eti İthali |
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019 |
Bu kadar harcama ile nereye? |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019 |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019 |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019 |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi |
Devamı |