Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
İçimizdekilerin Yaptığı
18/01/2018 Her zaman söylenen bir söz vardır ve atasözü gibi içimize yer etmiştir. Denir ki “Baltaya sap içerden takılır”. Diğer bir deyişle içimize yerleşmiş ve dost olarak gözüken kişilerin aslında bize dost olmadıklarını ve fırsatını bulduklarında her türlü fenalığı yapacaklarını belirtir. Gerçektende içimizde bu türlü kişilerin var olduğu biliriz. Hissederiz ancak isimlendirmeyiz. Rahmetli Atilla İlhan vefatından önceki bir açıklamamsında “Bu ülkede her zaman için %10’luk bir hain potansiyeli olmuştur. Günümüzde bunun biraz daha arttığını görüyoruz” demişti. Gerçektende ülke olarak o kadar karıştık ki doğruyu yanlışı ayırt edemez olduk. Bir bilgi kirliliği mevcuttur. Bu kirliliğin oluşmasında içimizdekilerin etkisinin olduğuna inanmaktayız. Bunlar mümkün olduğunca gizli kalırlar ve kendilerini belli etmezler. Ne yaptıklarını kolay kolay anlama imkânına sahip değilsinizdir. Ancak bunların dışında olan sivil tolum örgütü adı verilen kuruluşlarda vardır. Bazıları gerçekten ülke için faaliyette bulunarak faydalı işler yaparlar. Bunu siz bilirsiniz. Bazıları ise dışarıdan sürekli destek alırlar nacak ne yaptıklarını bilemezsiniz. Her türlü yoruma değerlendirmeye kapalıdırlar. Zaten bilinmezlik bunların prensipleri arasında yer almaktadır. Ne kadar az bilinir ve az tanırlarsa o kadar gizemli hale geldiklerini ve halkı etkilediklerini düşünürler. Bazıları ise bilinmezliğin ötesinde her yaptıkları kamuoyunu etkiler ve etkilemekle kalmaz aynı zamanda yönlendirici olur. Yönlendirmek iyi yönde olursa iyi olabilir. Ancak yönlendirmenin içeriği önemlidir. Ülkemizdeki sivil toplum örgütlerinin genel olarak tanımlanması yapılmak istendiğinde ülke yararına çalışanların sayısını çıkarmak oldukça zor bir iş olacak karşımıza çıkacaktır. Aslına bakılırsa sivil toplum kuruluşlarının asıl görevi, ülkemizde var olduğu söylenilen muhtelif sınıfların zayıf olan ya da zayıflamakta olan ilişkilerini kuvvetlendirmek için çalışmalar yapmalarıdır. Toplumun hemen her kademesinde gerek sosyal, gerek psikolojik ve gerekse de ekonomik açıdan sorunları ve varsa çözüm önerilerini paylaşarak çözüm konusunda hükümetlere yardımcı olmak ve yol göstermek olmalıdır. Toplumun huzuru ve mutluluğu için atılacak her adımı desteklemek ve huzur bozucu her gayreti de red etmek durumunda olmalıdırlar. İnsanları insan olarak görmek temel felsefeleri olmalıdır. Barış ve mutluluk için insanı müşteri ya da mir materyal olarak gören düşünce sistemlerinin başarılı olmayacağı bilinmelidir. Bunun sağlanabilmesi içinde ortalama bir hayat standardının korunması, hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi, hukukun her alanda yaşaması ve yaşatılması, kamu hizmetlerinden vatandaşların eşit bir şekilde yararlanabilmesi ve güvenlik sorunu olmayan bir hayat sağlanması önemlidir. İşte bunların sağlanmasında devlete ve hükümetlere katkı sağlama açısından sivil toplum örgütleri önemlidir. Elbette kişilerin temel hak ve özgürlüklerinden bahsederken, kişilerin asıl sorumluklarının kendileri dışındaki insanların da haklarını ve hatta kendilerinden sonraki nesillerinde haklarını korumaları gerektiği hatırlatılmalı ve benimsetilmelidir. Toplumsal bir bencillikten toplumsal sorumluluğa geçilebilmesi için gerekli olan şartların hazırlanması içinde çalışmaların yapılması gerekir. Toplumsal anlaşın sağlanabilmesinde ve sürdürülebilir bir nitelik kazanılmasında daha da önemlisi kimsenin “öteki”leştirilmediği bir ülke yaratılmasında sivil toplum kuruluşları halka ulaşma bakımından en şanslı grup olarak görülmektedir. Gerek kurumların ve gerekse sivil kuruluşların en iyi şekilde yaşayabilecekleri yönetim şeklinin demokrasi olduğunu asla unutmamak gerekecektir. Her neyse buraya kadar söylediklerimiz olması gerekenler. Zaman içerisinde ülkemizde de bunların gerçekleşeceğine inanıyoruz. Ama ne zaman ve nasıl olur onu bilmek mümkün değil. İnşallah görebiliriz. Bütün bunların dışında dış kaynaklardan beslendiği ifade edilen ve ne yaptıkları tam olarak bilinmeyen sivil toplum örgütleri bulunmaktadır. Özellikle de “turuncu devrim” olarak ifade edilen ve çoğu ülkeyi derinden etkileyen olayların teşvik edicisi olarak bilinen George Soros’un ülkemizde desteklediği Vakıf ve Dernekler varmış. Bunları da yeni öğrendik. Milli gazete yazarı olan Adnan Öksüz’ün belirttiği vakıf ve dernekler şu şekilde; “* Afrikalılar Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma (Afrotürk) Derneği – Afro-Türk Renkler: Afro-Türk Kadın ve Çocukları Güçlendirilmesi, Sosyal Dayanışma ve Farkındalık Meydana Getirilmesi, Bu paralar bu kuruluşlara neden gidiyor ve nerelerde kullanılıyor. Elbette bizim bunları cevaplama şansımız yok. Ancak yetkili ve etkililerin konu ile ilgili gerekli çalışmayı yapmaları gerekir. Yapılan çalışmanın sonuçlarının da eğer devlet açısından bir sakıncası yoksa açıklanması gerekir. Aksi takdirde bu bilinmezlik ve akıllarda yer alan soru işaretleri sürekli olarak artarak devam edecektir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020 |
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020 |
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020 |
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu |
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019 |
Suriye Çalıştayı |
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019 |
At, Katır ve Eşek Eti İthali |
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019 |
Bu kadar harcama ile nereye? |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019 |
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019 |
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019 |
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi |
Devamı |